Güvercin ve Güvercinci

29 Haziran 2007 Cuma

GÜVERCİNGİLLER

GÜVERCİNGİLLERİN GENEL YAPISI
Bu gruba giren kuşların çoğu orta irilikte, küçük ve yuvarlak başlı, kısa ayaklı, uzun ve sivri kanatlı kuşlardır. Yerde beslenmeye uyarlanmış bir vücut yapıları bulunan bu kuşlar iyi uçucudurlar. Güvercingillerin gaga biçimleri beslenme alışkanlıklarına göre değişiklik göstermektedir. Güvercingiller genellikle tane ( tohum ) ile beslenen kuşlardır. Ancak yurdumuzda bulunmayan ve meyve ile beslenen bazı türleri de vardır. Tane ile beslenen türlerde gaga, uzun ve incedir. Meyve ile beslenenlerde ise gaga kalın ve papağanlarınkine benzer şekilde ucu kancalıdır.

Güvercingillerde yemek borusunun üzerinde yer alan ve besinleri depolamaya yarayan bir kursak bulunmaktadır. Ağızlarında diş gibi kesici ve öğütücü organları bulunmadığından güvercinler yediklerini direkt olarak kursaklarına gönderirler. Besinlerin depolanma ve sindirilme işlemi kursakta başlar ve tohumları öğütebilecek kadar gelişmiş olan taşlıkta devam eder. Tohumla beslenen güvercingillerde bağırsak uzundur. Meyve ile beslenenlerde ise daha kısadır.

Güvercingillerde bahar ayları ile birlikte çiftleşme ve yumurtlama dönemi başlar. Erkek güvercinler kendi üreme bölgelerini diğer erkeklere karşı koruma eğilimindedirler. Genellikle erkek kuş kendi üreme bölgesinde öterek dişi kuşu buraya çeker ve çiftleşirler. Dişi kuş, türe göre değişmekle birlikte genellikle iki tane yumurta yapar. Yuva yeri seçimi ağaç dalları üzeri, ağaç ve kaya kovukları, hatta toprak üzerine bile olabilmektedir. Güvercin yuvaları, diğer bazı kuşlarla karşılaştırıldığında son derece basittir. Çalı çırpıdan oluşan ufak bir yığınak şeklindedir.

Dişi ve erkek kuş nöbetleşe olarak kuluçkaya yatarlar. Kuluçka süresi ortalama 15 gün kadardır. Yavrular yumurtadan çıktıklarında tüysüz ve gözleri kapalıdırlar. Yavrunun bakımı da gene ana ve baba kuş tarafından ortaklaşa yürütülür. Yavrunun gözleri 5-6 gün içinde açılır. 1 aylık olduklarında bütün tüyleri çıkmış ve uçabilecek hale gelmiş olurlar. Başlangıçta yavrunun gagası yumuşaktır ve kendi kendine yem yiyemez ve ana ve babası tarafından beslenir. Gaganın sertleşmesi 40 gün kadar sürmektedir. Bu sürenin sonunda yavru kuş kendi başına beslenebilecek ve tam olarak uçabilecek konuma gelmektedir.
GÜVERCİNGİLLERİN FARKLI ÖZELLİKLERİ
Güvercin, insanoğlunun evcilleştirdiği ilk kuş olma özelliğini korumaktadır. Dolayısıyla güvercin yetiştiriciliğinin tarihi de oldukça eskilere kadar gitmektedir. Güvercingilleri diğer kuşlardan ayıran bazı önemli özellikler bulunmaktadır. Bunların başında, su içme şekilleri ve yavru besleme özellikleri gelmektedir.
SU İÇME ŞEKİLLERİ
Güvercingillerde su içme şekli diğer bir çok kuştan farklıdır. Diğer kuşlar, bir yudum su alıp kafalarını yukarı doğru kaldırarak suyu yutarlar. Kuşlarda burun delikleri ile gagaları arasını kapatabilecek bir yapı bulunmaz. Bu nedenle kuşlar, vakum oluşturup suyu ememezler. Suyu gırtlaklarına iletebilmek için kafalarını yukarı kaldırma gereksinimi duyarlar. Ancak güvercingiller, burun deliklerini de suya daldırırlar ve yemek borusundaki kasların yardımı ile vakum oluşturarak aynı memelilerde olduğu gibi suyu emerek içerler. Bu özellik sadece güvercingiller familyasına ait kuşlarda bulunmaktadır. Bu özellikleri nedeni ile güvercinlerin içecekleri su kaynaklarının ya da su kaplarının gaga ve burun deliklerini daldırabilecekleri derinlikte olmaları gerekir.
GÜVERCİN SÜTÜ SALGISI
Bütün kuşlar içinde yalnızca Columbidae ( güvercingiller ) üyelerinde rastlanan benzersiz bir özellik yavruların beslenmesi için “güvercin sütü” adı verilen bir salgının salgılanmasıdır. Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra yaklaşık bir hafta süre ile bu salgı ile beslenirler. Daha sonra ana ve babalarının kursaklarında öğüttükleri yarı sindirilmiş besinle beslenmeye geçerler. Yavru kuş gagasını ebeveynlerinin ağzının içine sokar ve ebeveynlerinin kusmasını sağlayarak bu salgıyı alır. Güvercinin beynin altında bulunan hipofiz bezinin salgıladığı prolaktin adı verilen bir hormon, bu salgı mekanizmasını harekete geçirmektedir. Kursak çeperinden salgılanan bu besleyici maddenin bileşimi memelilerdeki süte oldukça yakındır. Halk arasında “kuş sütü” olarak bilinen bu salgı, güvercinlerde sadece kuluçka dönemi sonuna doğru yaklaşık bir hafta süre ile salgılanan bir maddedir.

25 Haziran 2007 Pazartesi

güvercin yetiştiricilerinden Dr. Metin BİLİK

"Bursa Bölgesinin tanınmış (Bursa Oynar, Mülakat, Yaşmaklı) cinsi güvercin yetiştiricilerinden Dr. Metin BİLİK"

Videolar

http://www.youtube.com/watch?v=vxMsIt9_42Q
http://www.youtube.com/watch?v=AK8aUx_tmok
Kollarını açıyor geliyor.
http://www.youtube.com/watch?v=lkG9MsCAuGI
http://www.youtube.com/watch?v=phLpAIayI-A&NR=1
http://www.youtube.com/watch?v=gC6msOHEz3M
Mardin
http://www.youtube.com/watch?v=-mrHSutY0vo
Karlı damda dönekler
http://www.youtube.com/watch?v=oBkdTHHNL4w
Rakovnik Dönekleri
http://www.youtube.com/watch?v=0PlyTwKj-eo

Atmaca Saldırısı
http://www.youtube.com/watch?v=V2nn-q6ezuM









GÜVERCİNLERDE bÖLGESEL öZELLİKLER
Ülkemizin batı kısımlarında taklacılar Mardin olarak bilinir.Doğudaki gibi geleneksel taklacı yetiştiricilerine bunu anlatmak bildiğiniz gibi biraz zor.Haklılarda. Belki günümüzde çoğu kuşçunun elindeki taklacılar birbirine benzeyebilir ama bu her zaman böyle değildi.Hatta günümüzde az bulunsalar bile kendi bölgelerinin özelliklerini taşıyan taklacı üreten usta kuşçulara rastlamak mümkün.
Sitenin bu bölümünde kısada olsa her bölgenin kuşlarının birbirinden az da olsa farklı özelliklerinden bahsedeceğim.Çoğu kuşçu için önemsiz bir ayrıntı olarak görülebilir ama tahminim aramızda hala bu özelliklere önem verenlerimiz var.
RESİMLER SIRASIYLA;
Sabuni akkuyruk Urfa / Dişi Sabuni akkuyruk Urfa / Erkek

İrfan BOZKURT Kaleiçi/DENİZLİ

Mardin
Bu ırkların içerisinde en irisi olmasının dışındaki farkı sadece koyu mavi,mavi,açık mavi,dumanlı arap,beyaz renklerinde olup gül ve tepe özelliklerinin olmamasıdır.

Başka bir açıdan Urfa çift

İrfan BOZKURT Kaleiçi/DENİZLİ

Urfa
Klasik Urfa'nın en belirgin özelliği kanatlarını düşük tutması(kuyruğunun altında taşıması).Kafa yapısının biraz daha köşeli olması,alnının öteki ırklara göre daha dolgun olması ve araplarında göz çevresi halkasının hafifde olsa tüysüz ve belirgin olması öteki belirgin özellikleri.Urfa Mardinle aynı renklerde gelmesinin yanında bizim"açık"dediğimiz ama Türkiye'nin çoğu yerinde Arapça"sabuni"diye bilinen rengin koyu kahverengi (morumsu) rengi göğüslüsü bir renklede gelir.Çoğu taklacı Rus ırkının atasıdır ve hala Rusya'da "Urfainski" diye kuşlar beslenmektedir.Urfayı pür halde bugün bulabilmek bayağı zor.Bazı geleneksel kuşçularda bulmak mümkün ve bence pahası biçilmez değerde kuşlar.

Başka bir sabuni Urfa / Erkek

İrfan BOZKURT Kaleiçi/DENİZLİ

Sivas
Kınalı çilli (miski),gümüş çilli (çakmaklı),ve açık (sabuni) bu şehrimizin bize armağanıdır.Çakmaklıların soyu mavilerden,sabuni ve miskinin soyu kahverengilerden gelmektedir.Sivas kuşlarının en farklı yanları öteki ırklara göre başlarının daha küçük (minyon) olmasıdır.
Performans bakımından Mardin ve Urfa'ya nazaran daha az uçar fakat daha sık oynar.Bunun yanında yere dalış seviyesi bütün ırklarımız içinde en alçak olanıdır.İyisi daldığında kuyruğunu ayaklarını yere değdirmeden bir süre yere sürüp takla kombinasyonuna başlar.Daha sık oynamasına karşın kombinasyonları (takla atıp tırmanış) Mardin ve Urfa'ya göre daha kısadır.Sivasta gülde (ön tepe) vardır.

Silik öntepe Malatya / Erkek

İrfan BOZKURT Kaleiçi/DENİZLİ

Ankara
Bütün ırklarımızın en küçüğüdür.Vücudu,kafası ve kanatları dahil.Ankara gümüş ve kahverengi renkleri dışında her renkte gelir fakat her zaman renk kirlidir.Kirli olarak rengin canlı olmamasını kastediyorum.Maviler yabani güvercin mavisi gibi koyu ve sisli mavidir.Araplarsa hiç bir zaman koyu arap olmayıp daha açık renktedir ve kanatlarındaki şeritler (mavilerde olduğu gibi) siyah rengin altında bellidir.Bunun nedenide genetik olarak gerçek arap olmayıp çok koyu maviden gelmeleridir.Bu kuşların birbirine vurulmasıyla koyu mavi elde edilmesi normaldir.Limon, portakal, şeker ve kırmızılar her zaman grimsi (kül rengine yakın) bir renkle kaplıdırlar.Bu dört renkten birisine sahip olan bir Ankara kuşunun hiç bir zaman kuyruk ve kanat uçlarının süt beyaz olmaması ve grimsi bir beyaz olması lazımdır.
Ankara'nın en önemli özelliği ise performansıdır.Öteki ırkların aksine taklalarının arasında çok az zaman vardır ve çok daha sıkı takla atarlar.Her takladan sonra hafif (çoğu zaman dikkati çekmeyecek kadar) bir yükseklik kaydedip tırmanışa çıkar. Tırmanışı öteki ırklara nazaran biraz daha kısa fakat daha fazla kombinasyonla (her takla atıp tırmanışa bir kombinasyon dersek) doludur.Damarı sert olanlar delicesine takla atar ve kısa bir süre uçurulmayınca tutulur (takladan uçamamak).Oyunlarının sertliği ve klasik fiziği ile benim en favorim olan ırktır.

Öntepe arap Ankara çift

İrfan BOZKURT Kaleiçi/DENİZLİ

Antalya
Maalesef günümüzde Suriye ve Irak dışında bulunmayan bir ırktır. Selçuklular zamanında bu ülkelere tanıtılmış fakat zamanla Antalya'da başka şehirlerin kuşlarıyla kırılarak ortadan kalkmıştır.
Bu ırk ötekilere göre daha dar bir göğüse sahip olup bacakları ve boynuda oldukça uzundur.Özelliği renklerinin canlılığı (her renkte gelir) ve güllü (ön,arka ve çift tepe) gelmesidir.Performans konusunda iddialı değildir.Kümese doğru dalıp çıkma özelliği yoktur.Urfa gibi ötekilere nazaran daha hızlı ve yalnız uçmayı tercih eder.Yüksekte uçar ve havada oynar.

Çakmaklı akkuyruk Mardin / Erkek

İrfan BOZKURT Kaleiçi/DENİZLİ

Diyarbakır
En toplu,bacakları ve boynu kısa olan ırkımızdır.Vücut yapısı önden bakınca bir"O" yerine basık bir elips şeklindedir.En güzel renklere sahip olmanın dışında paçalarıda bütün ırklardan daha uzun olup gülleri öteki ırklara göre daha gelişmiştir.Tabak güllü denilen ön tepe bu ırka mahsustur.Arka tepe bir yanaktan ötekine uzanıp öteki ırklarınkinden daha yüksek olmasının dışında bazen uçları öne doğru hafifçe kıvrılır. Performans konusunda Diyarbakır pek iddialı değildir.Bu şehrimize Türkiye'nin güvercin başkenti diyebiliriz.Güvercin kültürümüze bu kadar katkıda bulunan belki başka bir şehir yoktur.Sadece Diyarbakır'ın Türkiye'nin tamamından daha fazla güvercin ırkı vardır.Bunun yanında ense ve göğüs gülünü,kiremit kırmızı ve sarı renklerinide bu şehrimize borçluyuz.

Öntepe beyaz Antalya / Erkek

İrfan BOZKURT Kaleiçi/Denizli

Çorum
Çoğunlukla kaplan renkleriyle gelen bu ırkımız çorum dışında pek rağbet görmemiştir.Bunun büyük nedeni renk bakımından pek çekici olmamasıdır.Bu bir yana şimdiye kadar gördüğüm en iyi performanslı kuşların içindedir.
UĞUR KURT GÜRSU
Turkish Tumblers

Miski çakmaklı Mardin / Erkek

İrfan BOZKURT Kaleiçi/DENİZLİ
Takla sonrası çatıda miski çakmaklı Mardin

İrfan BOZKURT Kaleiçi/DENİZLİ



http://www.geocities.com/denizli_guvercinleri/takla.htmL adresinden alınmıştır.

Wholly Rollers are Birmingham Rollers

Wholly Rollers are Birmingham Rollers

Arkadaşlar böyle dönen güvercin görmüşmüydünüz hiç. Eğer Türkiye'de bunlardan varsa satın almayı isterim.
Nihat
n.gguler@hotmail.com

Mynet - Haber - 15 milyarlık güvercin (09.01.2007 10:11)


Mynet - Haber - 15 milyarlık güvercin (09.01.2007 10:11):
15 milyarlık güvercin
Bursa'nın Mustafakemalpaşa İlçesi'nde yapılan güvercin müzayedesinde Mardin Şakşak Kaplama cinsi bir güvercin 15 bin YTL'ye alıcı buldu.

Güvercin meraklıları tarafından 1995 yılında kurulan Güvercin Sevenler Derneği'nin yeni lokali açıldı. Açılışta bir de müzayede yapıldı. Köprübaşı Belediye İş Hanı'nda bulunan yeni lokalin açılışına, çeşitli il ve ilçelerden yüzlerce güvercin bakıcısı ve yetiştiricisi katıldı.
Türkiye'nin dört bir yerinden getirilen Mardin, Bademli, Kara Kuyruk, Çakal, Posta, Hünkari Güllü, Arap, Şeş, Samur, Beyaz, Baska, Karabaş, Taklacın ve Dolapçın cinsi birbirinden güzel güvercin görücüye çıkarılarak yeni sahiplerini buldu.
Meraklıları, beğendikleri güvercinlere bazen 10-20 YTL, bazen de binlerce YTL verdi. Açık arttırmada Mardin Şakşak Kaplama cinsi bir güvercin tam 15 bin YTL'ye alıcı buldu. En pahalı kuşu alan güvercinseverin ismi açıklanmadı.

Mustafakemalpaşa Güvercin Sevenler Dernek Başkanı Ahmet Kurtuluş, açılışa katılan güvercin sevenlere teşekkür ederek, "Daha önceden olduğu gibi bundan sonrada güvercin borsası Mustafakemalpaşa'da belirlenmeye devam edecek. Yeni lokalimiz hayırlı uğurlu olsun" dedi.

Dernek çatısı altında her hafta perşembe ve cumartesi günleri müzayede yapılacağı öğrenildi.

mardin taklacı güvercinleri


MARDİN TAKLACI GÜVERCİNLERİ
Mardinin güzelliklerine Allah?ın bir lütfuda, Mardin?in meşhur taklacı güvercinleri bu ile bambaşka bir renk katmıştır. Bu güvercinler Mardin kalesi üstünden, minareler üstünde, medrese kubbeleri üstüne ve kiliseler üzerinde uçuşları ve saklambaç oyunlarıyla harikalar yaratan Mardin taklacı güvercinleri Dünya da tektir. Mardin deki bu kuşlar 2 çeşittir. İki çeşidi de taklacı olup Güllü, Tepeli, Şalvarlı; bunlar yer kuşudur. Bu kuşlar paçaları yani bizim değişimizle şalvarlı kuşlar paçaları bol olduğundan gülleri başlarında büyük olduğundan kimse uçurmaya kıyamıyor, uçuranlarda var. Havaya da olur çok güzel oyun da oynar ve bunlar açıldığında bozulmazlar. Bu kuşlara mankenlik gibi masaya getirip hangisinin gülü büyük şeffaflığı, yüksekliği, paça büyüklüğü çizgisi, ayna kuyruk taneleri, tırnak rengi, göz rengi, gaga rengi ve yüksekliği, kuyruk başlarının koyuluğu gibi çok şartları vardır. Hiçbir ilde bu Mardin, bu kuşlara rakip olamaz ve olamayacakta. Çünkü bunlar Has Mardin dir.
Hintlerin meşhur takla güvercininin başını bile söndürürüm çünkü ben Mardin güverciniyim.

Ben ovada Albatros gagam medeniyetten kalan efsanevi mizrap yusifiler güzelliklerini yakuğun oğlundan alırlar. Maviler bulutlar ile sörf yapar şiş gerdanlığım mağrurdur. Çünkü ben Tevrat tan yaradılışın can alıcı mesajıyım. İslam peygamberi Hazreti Muhammed (s.a.v.) in sığındığı mağaraya yuva yapan kutlu bir kuşum. Ben on iki havariyi temsil eden dinsel bir motifim. Ben picasso?nun dünyaya sunduğu barış simgesiyim.
Ben hoşgörü şerbetini Deyrulzafaranda içen Zinciriye medresesindeki nakışlarda uçan Mardin Taklacı güverciniyim.
Taklacı kuşlar çok naziktir. Yavru bakımları çok zor, tüleye girdiği zaman çok acı çeker çünkü şalvarı büyük ve bol olduğundan ani bir kımıldamaktan bir ayak tüyü eğrilse yürümede aksaklık gösterir. O kadar Harilcu kuşlardır ki anlatmakla yaşamak bir değildir.
Diğer çeşit kuşlarımız ise her yerde Mardin Takla geçen kuşlarımız ise bunlar hava kuşu, oyunlarıyla, dalıp çıkmasıyla, başkalarıyla harikalar yaratır. Bunlar Has Mardin in taklacı güvercinleridir. Hiçbir il sahiplenemez. Nasıl ki Afyon?un kaymağı, İnegöl?ün köftesi, Antep?in baklavası, Maraş?ın dondurması, Amasya?nın elması, Denizli?nin horozu, Sivas?ın kangalı?nı sahiplenemiyorsa başka il Taklacı güvercinini de başka il sahiplenemez.
Nasıl ki Dünya da tek bir Mardin var , güvercinde sadece Mardin de var. Güvercin siz bir Mardin düşünülemez! Mardin ?in simgesidir. Mardin güvercin uçurtması başka illere benzemez. Çünkü Mardin deki evler bağımsız herkes kendi damında yani terasında güvercin uçurabilir. Bütün kuşlar yükselip Kale üzerinden herkesin evinin damına dalar çıkar oyunlarını sergilerler. Mardin kuşları renkleri bizde şöyle hitap edilir. Ezrek, Yusifi, Şemiy, Mavsalı, Abyaz, İsvit, Miski, Bedilceni, Asfar, Ezrek bibeli, Yusifi bibeli, Kabaklıy tozli, imzerkeş, Fizziy ve Ahmar.
Kuşlar her türlü hastalık, stres, sıkıntı ve kederi unutturur. Kuşlardan anlayanlar bilir. Dünya kadar derdin olsun bir kuş bırak bir on baş yapsın, yeniden Dünya ya doğmuş gibi olursun.

Bir kuşçunun kuşu güzel oyun yapıp kusursuzca otursa, Dünyanın en zengini olur.
Taklacı kuşların oyun şartları var yani usulleri çoktur. Yavruyu uçurtmak oynatmak, oyuna düşünce neler yapması gerekir, hangi vakitte uçurtulacak, hangi kuşla beraber uçurtulacak bizde saaban yani sersemleşme diyorlar ne yapılacak bunlar çok mühim noktalardır. Yani işte bende on çift güvercin var ile bu işler olmaz. Kuşun hakkını vermeden de kuşu mahfe dersin. Kuşlar usulüne uygun uçurtulacak, yem veripte tok kuş uçurulmaz. Oyuna gelen, baş yapan, kuşla kuş uçurulmaz. Türkiye de bunu bilen Mardin haricinde olan sarman güvercin Havaylan uçar Hava Güneyden, Kuzeye esmedikçe o kuş güzel uçmaz, istediğin randımanı vermez. Buna herkes dikkat etsin. Kıbleden yüzünüze esmedikçe havada o kuş randıman vermez. İkinci bir şey kuşun yeri geniş oldukça yani damı ve terası geniş yerde kuştan beklentiniz olmasın .
Kesinlikle ve kesinlikle bu iki unsura kuşçular çok dikkat etmelidirler. Bu iki unsurda yine Mardinli HACI VEYSİ TOPARLI?nın, Mardin de doktorasını almış ve yine bu dalda eğitim almak isteyenlere tesviyem doktorayı Mardinli kuşçulardan alınız. Mardinli kuşçuların hepsinde güzel güvercinler var, hepsi merakçı ve hasta insanlardır. Her şeyin bir çaresi var tutuluri göz hariç. Çünkü güvercin merakı göze hitap eder.
Kuşlar oyunlarıyla, çıktığı baş uzunluğu kaç takla atışı, dalışı, evden ayrılış ve eve geri geliş hücumuyla , kaç dakikada baş yapması, tabanıyla kaç saat havda kalması gibi unsurlar ile karar veririz. Herkes yavru uçurtur, açar, top yapar kavrat gelir.Yine uçurtur hamlığını alır, ideal kuştur. Bizde oturuşu çok mühimdir. Takla atmadan oturan kuşlar motebe değildir. Yüz başta yapsa beslenmez bizde (dingeş) deriz.
İdeal kuş uçurtulduktan sonra bir on dakika yüksekte uçup sonra kuşlar kümesten dışarı çıkartılıp salınır o zamanda havadaki kuş kanatlarını kapatıp yere çakılacak gibi dama bir mt kala taban vurup çıkan ve ne kadar fazla takla atsa daha iyi en sonda bağlama taklasıyla evden ayrılıp 5-10 dakikada bir gelip baş yapan ve en sonda takla atıp kendi damına konan kuşlar güzel kuşlardır. Mardin de her on evin dördün de güvercin var. Çok temiz kuşçular var yalnız ve yalnız merak için besleyenler çoktur.
Satanlarda vardır.Geçimlerini bunlardan yapanlar yalan yere yemin ile bu böyledir, şu böyledir diyenlerde vardır.

Mardin in ileri gelenlerin hepsi güvercin beslemiş ve beslemektedirler.
Milliler, Munganlar, Ensariler, Gözüler, Kömürlüler, Basmacılar, Çinliler, Özberkler, Bayraktarlar, Mahotiler, Akgeyikler, Bilezikçiler, Gassolar, Hamutlar,Sincanlar,Şahtana Samiler ve Köleler ; bunların hepsi güvercin besleyen ve hala besleyen hasta kuşçulardır.
Ankara da , İstanbul da , Bursa da, Konya da, Samsun da, Antalya da ve Kırıkkale de Mardin kuşlarını besleyen ve anlayan çok arkadaşımız vardır. Zaten bu oyunlu kuşlardan herkes anlamaz, herkes bu zevki tadamaz.
Mardin de Marin Güvercinlerini Koruma ve Yaşatma Derneğini kurmuş olan kuşçularımızın amacı, bizim gibi kuş hastası kuşçularla internet üzerinde tanışıp dertlerimizi anlatıp güzel ilimizi tanıtıp Mardin taklacı, güllü, paçalı, Şalvarlı kuşları Dünya ya tanıtıp zevkleri beraber tatmaktır. Bütün kuşçu yani derneğimizde kayıtlı kuşçu arkadaşların telefonu mevcut olup her türlü bilgi edinilebilir.

2 güvercine 8 milyar lira ödedi..

Adıyaman Kuş Sevenler Derneği tarafından 2007 yılı masa güvercinleri güzellik yarışmasında
araba fiyatına güvercinler sergilendi.


Pahalı hobi! 2 güvercine 8 milyar lira ödedi
29.04.2007 Pazar 11:23

Adıyaman Kuş Sevenler Derneği tarafından 2007 yılı masa güvercinleri güzellik yarışmasında araba fiyatına güvercinler sergilendi.
Adıyaman Belediyesi'nin katkılarıyla belediye düğün salonunda gerçekleştirilen masa güvercinleri güzellik yarışmasına 60 ilden kuş sevenler katıldı. Onlarca kuş seven yaklaşık bin 100 güvercinini sergiledi. Yarışmada, 50 güvercin yarıştı. Kureng, miski, abalı miski, mavi, arap ve göğ çakır kategorilerinde düzenlenen masa güvercinleri güzellik yarışmasında yüksek fiyatlı olan güvercinler yoğun ilgi gördü. Masa güvercinleri güzellik yarışmasında 50 YTL'den 30 bin YTL'ye kadar güvercinler yer aldı. Güzellik
yarışması öncesi Adıyaman mahalli sanatçıları ve halkoyunları ekipleri sahne aldı.
Mahalli sanatçılar ve halkoyunları gösterisinin ardından bir çift miski güvercinin satışı gerçekleştirildi. Adana Kuş Sevenler Derneği Başkanı Sefa Tokyürek'in yönettiği açık arttırmada miski güvercinler 8 Bin YTL'ye Şanlıurfalı kuş sever Halil Ayvar'ın oldu. Açılışta konuşan Adıyaman Belediye Başkanı Necip Büyükaslan güvercinlerin saflığın ve berraklığın simgesi olduğuna dikkat çekti. Adıyaman Kuş Sevenler Dernek Başkanı Nizamettin Fidancı, Türkiye'de ilk kez masa güvercinleri güzellik yarışmasının
gerçekleştirildiğini söyledi.
Adana Kuş Sevenler Derneği Başkanı Sefa Tokyürek ise, güzellik yarışmalarında mankenlerde aranan özelliklerin aynısı güvercinlerde aradıklarını ifade ederek, "Mankenlerde 90-60-90 özelliği aranırken, güvercinlerde ise yedi özellik aranıyor. Yarışmaya katılan güvercinlerin Burnunun beyazlığı, gözünün beyazlığı, göğsünün sarılığı, başının beyazlığı, çizgilerinin düzgün oluşu, kuyruğunun beyazlığı, paçalarının güzel oluşu ve iri yapılı olması gerekiyor. Burada bulunan güvercinlerden 30 YTL'ye de kuş var, 50
Bin YTL'ye de kuş var. Burada bulunan kuşların sadece 50 tanesi yarışmaya katılabiliyor" dedi.
Jüri üyeleri önüne getirilen birbirinden güzel güvercinler jüri üyelerinin beğenisine sunuldu. Yarışmalar gece geç saate kadar devam edecek. Yarışmalara Vali Yardımcısı Mehmet Akçay, Belediye Başkanı Necip Büyükaslan, Belediye Başkan Yardımcı Mehmet Durmuş'ta katılarak yarışmaları izledi.

Güvercinlerde eşleştirme

Güvercin yetiştiricisi öncelikle güvercinin performansını arttırabilmek amacıyla; kendi gözlemleri ışığında seçme kabiliyetini yani iradesini artı bu konudaki dik duruşunu sergileyebilmelidir.Çünkü adına layık bir taklacı Mardin güvercini üretilecekse güvercini mutlaka ve mutlaka uçuş dilimleri( bir uçuşta havada kaldığı süreyi) içerisinde havada seyrederek inişine kadar izlenebilmelidir.Yoksa şu abenin veya bu abenin güvercini iyidir diyerekten güvercinleri eşleştirerek elite edilmiş bir soyu yaratmak mümkün değildir.Böyle bir ilişki yıllarca boşa kürek çekmemize neden olacaktır.Dikkat edilirse bir uçuş diliminden söz etmiyoruz birden fazla uçuş dilimleri dememizin nedenide şu şayet güvercinin bir eksiği(pisliği) varsa birinci uçuş diliminde ortaya çıkmasa bile bir sonraki uçuş dilimlerinde ortaya çıkacaktır.Bunun için seyir halinde olan güvercini yetiştirici günlerce izledikten sonra güvercin eğer kendisinde güzel bir intiba bırakmışsa yeni jenerasyonun (soyun) ilk temel taşını inşa etmek için gönül rahatlığıyla güvercini eşleştirmeye başlayabilir.Tabiki yapılan bu eşleştirmeyle yeni jenerasyonun süreci burada bitmiyor aslında yeni ve ilk adımı başlıyor desek abartmış olmayız.Buradan şu sonuçu çıkarmamız mümkündür.
1-Taklacı Mardin güvercinin havada izlenme durumuna göre eşleştirme düşüncesinin oluşması
Diğer bir durum ise,taklacı Mardin güvercinin eşleştirme aşamasında kullanılacak kan hattıdır.Özellikle güvercin yetiştiricisi durumunda olan bizler,bu kan hattına çok özen göstermeliyiz.Çünkü bilmediğiniz ve takip edemediğiniz bir kan hattını kullanmak isterken, süre gelen zaman dilimi içinde,değişik kan hattının veya hatlarının bu kana karışmış olduğunu bilemeyeceğiniz gibi,elinizde bir güvercin metre de olmadığından,söz konusu kan hattını ölçmeniz mümkün olamayacaktır.Dolayısıyla kullanmak istediğiniz kan hattının,temiz olup olmadığını anlamakta güçlük çekersiniz.Zira aynı kan hattı gibi gözüken güvercinlerin,çok değişik kan hatlarıyla sulanmış olduğunu,ancak geçen zaman içinde,onu da üretmekte olduğunuz yavruların performansından anlamış olacaksınız.O zamanda iş işten geçmiş olacak ve yıllarca yapmış olduğunuz damızlık çalışması boşa gideceği gibi,üstelik ömrünüzden önemli bir zaman dilimini çalmış olacaksınız.Bu durum,daha üstün bir kan hattının oluşması için,önceden bilinen ve zaman dilimi içinde takip edilmiş olan,kan hattı ile eşleştirme yapılması çok önemlidir.Öyleki var olmayla yok olma kadar.O zaman şu sonucu çıkarmamız mümkündür.
2-Taklacı Mardin güvercinin,süre gelen üstün kan hattının bilinmesi durumuna göre,eşleştirme düşüncesinin oluşması


Taklacı Mardin yer güvercinleri ile taklacı Mardin hava güvercinleri için eşleştirme düşüncemiz;her biri kendi kategorisinde güzel olan güvercinlerimizin kendi kategorileri içinde kalmaları şartıyla daha elite nesillerin üretilebileceği yönündedir.Bu iki kategorinin kendi içinde ve kendi normlarına göre eşleştirmeleri yapılacak olursa ırklarını daha ileri düzeye götüreceklerine dair olan inancımız tamdır.Bunu burada söylemeye çalışmamızın nedeni;taklacı Mardin yer güvercinleri olarak tabir ettiğimiz güllü olan güvercinlerden taklacı hava güvercinleri üretilebileceği yönünde değişik görüşlerin ortaya çıkmasından kaynaklanmıştır.Zira sözünü ettiğimiz bu iki kategoriyi bir birleri ile eşleştirdiğimiz takdirde gittikçe kendi güzelliklerinden uzaklaşan nesillerin oluşacağı gün gibi açıktır.Ve bu nesillerin(yani bozuk nesillerin) netice itibarıyla her iki kategorimizin yakalamış olduğu düzeyin daha alt düzeyinde yer alacağı için kategorilerde yakalanmış olan bu düzeyi olumsuzluk yönünde hep tehdit edecektir.Onun için yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi yinede her biri kendi güzelliği içinde eşleşirse daha iyi damar tutulacağına inanıyorum.Buradan da şunu elde etmemiz yanlış olmayacaktır.
3-Taklacı Mardin güvercinin yer veya hava kategorilerine göre eşleştirme düşüncesinin oluşması.
Sitemizce oluşması gereken bu üçlü kombine(düşünce) yetiştirici tarafından bir araya getirilerek bir veri tabanına yerleştirilmiş olduğunu düşünecek olursak, taklacı Mardin güvercinin eşleştirme aşamasında ilk ve önemli adımın olması gerektiği şeklinde atılmış olduğunu kabul etmiş olacağız.Ve böylece taklacı Mardin güvercinine yönelik yeni bir soyun(damarın) üretilebileceğine dair olan inancımızın da gittikçe pekişmekte olduğunu göreceğiz.Lakin, taklacı Mardin güvercinin havada izlenme durumuna göre eşleştirme düşüncesinin oluşması diye bir tespit yaparken şunu söylemek istiyoruz.Her ne kadar yazımızın başlangıç kısmında söylemedikse de Sitemizin güvercin standartları başlığında dile getirmeye çalıştığımız standartların izlenme boyunca bilince çıkarılmış şeklinde anlaşılmasını istiyoruz.Yoksa başka türlü anlaşılması durumunda, bizi gerçek taklacı Mardin güvercinin soyunu geliştirebilmekten uzaklaştıracaktır.Onun için taklacı Mardin hava güvercinin bu standartlarını burada tekrarlamak istemedik.
Kısmen soy(damar-jenerasyon) tutturabilmeye yakın duran aynı zamanda yerel görüşler olan(buna söylence demek istemiyorum) bu öğütleri,her ne kadar bilimsel değeri yoksa da burada dile getirmeyi uygun ve önemli buluyorum.Çünkü bu görüşler sonuçta yılların birikimi ile oluşmuş deney ve tecrübelerden gelmektedir.Ve burada yılların getirisinde temel alınan yöntem Tabiki deneme ve yanılma(her ne kadar deneme yanılma ve araştırma bilimin temelini oluşturuyorsa da biz yinede elimizdeki verilerin yetersiz olduğundan olaya bilimsel bakamıyoruz) yöntemi olmuştur.Yerel olan bu görüşlerin yukarıda anlatmaya çalıştığımız eşleştirme düşüncesi ile köprü kuracağından bu yazının devamında yer almasını uygun bulduk.Seleksiyon,varyasyon,homozigot,
heterozigot,dominant (baskın),fenotipten(dış görünüş)çekinik(ressesiv) diye güvercin aleminde bu başlıklarla yazılmış çok saygıdeğer yazılar mevcuttur.Lakin saygıda kusur etmek istemeyen biri olarak bunları şimdilik atlamak ve daha düşük yoğunluklu olan yazıma devam etmek istiyorum.

Bir düşünceye göre,her şeyi ile mükemmel olan ama kümesine taklasız inen bir dişi güvercinin çok kaliteli bir erkek güvercinle eşleştirilmesi durumunda bile, söz konusu dişi güvercinden düşecek olan yavruların mutlaka taklasız ineceği ve pislik yaparak yetiştiricisini zor durumda bırakacağı ve böyle bir eşleştirme neticesinde bu soydan üretilecek yavruların ıslah olamayacağı yönünde yaygın görüş vardır.Çünkü erkek güvercin hiçbir şekilde dişi güvercinin pisliğini temizleme özelliğine sahip olamamıştır.Ancak taklasız inen bir erkek güvercinin çok kaliteli bir dişi güvercin ile eşleştirilmesi durumunda söz konusu dişi güvercin erkeğin bu kötü davranışını temizleyebileceği ve bu soydan üretilecek yavruların ıslah edebileceği yönünde başka bir görüş daha vardır.Bu görüşlerin ana teması ana güvercinin yani öncelikle toprağın çok önemli olduğu ve tohumun sonradan gelmesi gerektiği şeklindedir.Bu iki görüşten hareketle her halükarda yeni bir soyun(damar-jenerasyonun) üretilmesi için öncelikli düşünce dişi güvercinin öne çıktığı ve temel alınması gerektiği yönündedir.Lakin her şeyi ile standartları yakalayabilmiş erkek (soyun devamı için)güvercine de diyeceğimiz yoktur.

Bir düşünceye göre her şeyi ile mükemmel olan ama çok alçak yumulan yani çöken güvercinin kümesine taklasız inme riski çok yüksektir.Bu güvercinin ıslahı için dillendirilen yaygın görüş ise her ne kadar bilimsel değeri yoksa da alçak gelmeyen başını veya fişeğini biraz yüksek alan güvercinle eşleştirilmesi durumunda kendilerinden üretilecek yavrunun dengeyi tutturabileceği şeklinde görüş ve kanaatler vardır.Dikkat edilirse her şeyi ile mükemmel güvercinden söz ederken hep birer özelliklerinden yani yeteneklerinden söz ediyoruz oysaki, eşleştirme yapılırken kombi -nemizin içinde şu yetenekler olmadan zaten istenilen soyu üretmek mümkün değildir.Ve bu yetenekler bildiğiniz gibi kanat sesi,oyunlu-pikeli,taban taklalı,takla arası mesafe koyma,seri çıkılan baş veya fişek,uzun çıkılan baş veya fişek,baş bağlama ve nefes açma yani kendini boşaltıp doldurması durumlarıdır.Zaten bu yetenekler yoksa veya buna yakın durmuyorsa eşletirmeninde anlamı yoktur.

Bir düşünceye göre,her şeyi ile mükemmel olan ama çok alçak yumulmayan yani çökmeyen ancak kümes hizasına gelirken çok yüksekten başına veya fişeğine asılan güvercinin ıslahına yönelik dillendirilen yaygın görüş ise, her ne kadar bilimsel değeri yoksa da başına veya fişeğine çok dipten (alçaktan) asılan güvercinle eşleştirilmesi durumunda kendilerinden üretilecek yavrunun daha alçak geleceği ve güvercin severler için makul olan yüksekliği tutturabileceği yönünde görüş ve kanaatler vardır.Üstelik çok alçak yumulan güvercine nazaran yüksek alan güvercinin bu şekilde eşleştirilmesi bir önceki eşleştirmeden daha makbul ve saygın bir düşünce olarak önümüzde durmaktadır.

Bir düşünceye göre,başa veya fişeğine asılmak isteyen güvercinin başında çokça takla atması durumunda;çok az baş yapacağı, başını karıştıracağı,baş dengesini bozacağı, başını bir ip gibi düz çıkmasada,başını dik çıkamayacağı,hatta çokça takladan dolayı başını çıkamayarak bir antagonist çelişki gibi kendini baştan bitap düşüreceği Öyleki içinden çıkılmaz bir hal alarak kümesi dışında başka yerlere düşeceği ve bu durumu güvercinin standartlarına özgü yeteneklerini sergileyemeyeceği ve içine düştüğü bu girdabın kendisini sonuna kadar etkileyeceği şeklindedir.Bu pencerede anlatmak istediğimiz taklada kavi(yani taklada sert)güvercindir.Bu durumundaki güvercinin ıslahına yönelik dillendirilen yaygın görüş ise, daha yumuşak güvercinle eşleştirilmesi durumunda daha uyumlaştırılmış nesillerin oluşabileceği yönündedir.Zira daha yumuşak güvercin derken şunu anlatmak istiyoruz.Sık sık başa gelen,taban vurmayan baş bağlamayan, başında bir iki tane takla atan ve inerken sağlam inen güvercinden söz ediyoruz.Böyle bir eşleştirme ile daha uygun nesillerin üretilebileceği yönünde yaygın görüş ve kanaatler vardır.

Bir düşünceye göre,eşleşmiş olan her iki güvercinin alçak gelmesi veya eşleşmiş olan her iki güvercinin yüksek gelmesi durumunda ne olur diye görüşler her ne kadar bir önceki görüşler kadar detay yoksa da bu konudaki güvercinlerin ıslahına yönelik dillendirilen genel düşünce olumsuz yöndedir.Buraya kadar yazılanlara ek şunu da yazmak gerektiğine inanıyorum.Kavi (sert) diye adlandırılan güvercin grubu ile yumuşak diye adlandırılan güvercin grupları birbirlerine zıt iki aşırı kutbu temsil ederler.Dolayısıyla her iki uç güvercine balans ayarı yapılarak bunların sentezinden üçüncü bir grubun üretilebileceği ve bu guruba tatlı sert güvercin grubu denilebileceği ve bununda pekte yanlış olamayacağı kanaatini taşımaktayım.

Buraya kadar yazılanları her şeye rağmen bilge havuzuna aktarmayı uygun bulduğumu bilmenizi isterim.Zira böyle bir kanaatler silsilesinin bilge havuzunda bulunması güvercin severleri yanlış yönlendirmeyeceği, aksine güvercin severleri aydınlık yollarında rehber olmasa da kıyıdan köşeden kendilerine olumluluk babında faydalı olacağını düşünmekteyim.

24 Haziran 2007 Pazar

GÜVERCİN YEMLERİ




KARBONHİDRAT AĞIRLIKLI GÜVERCİN YEMLERİ

1) Buğday: Buğdaygiller ailesinden Triticum cinsinden bir tahıl bitkisi olan buğday, çok eski devirlerden beri kullanılmaktadır. Anadolu’da günümüzden yaklaşık 6000 yıl önce buğday tarımı yapıldığı bilinmektedir. Binlerce çeşidi geliştirilmiş bir bitkidir. Ülkemizde üretilen buğdayın çok büyük bir bölümü insanlar için besin gereksinimi amacı ile kullanılır. Öğütme artıkları ise hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Her buğday çeşidinin besin içeriği değişiktir. Genel olarak bir buğday tanesinin içinde, %70’i karbonhidrat, %13 protein, %2 yağ, %2 kaba lifler (selüloz), % 2 mineral vardır. Ayrıca bazı B vitamini çeşitleri ile az miktarda da A vitamini de bulunur. 50 gr. buğday yaklaşık 165 kalori verir. Bu ortalama olarak güvercinlerimizin günlük tüketimine eşittir.

2) Arpa: Buğdaygiller ailesinden Hordeum cinsinden bir tahıldır. Güç iklim koşullarına uyumludur. Türkiye’de buğdaydan sonra en çok yetiştirilen tahıl çeşididir. Dünyada arpa üretiminin yarısı hayvan yemi amacı ile yapılmaktadır. Bir arpa tanesinin içinde yaklaşık % 67 karbonhidrat, %10 protein, %2 yağ, %5 kaba lifler (selüloz) ve kalsiyum, fosfor ile az miktarda da B vitamini bulunur. Başaksız arpa kuşlarda hastalığa neden olabilmektedir. Kış aylarında güvercinlerin yağlanmasını engellemek amacı ile yem karışımlarındaki arpa oranı artırılır.

3) Yulaf: Buğdaygiller ailesinden Averna cinsinden bir tahıldır. Buğday ve arpaya göre çok daha yeni bulunmuş bir tahıldır. İlk kez MS. 1. Yüz yılda yetiştirilmeye başlanmıştır. Dünyada daha çok hayvan yemi olarak üretilmektedir. Bir yulaf tanesinin içinde yaklaşık % 64 karbonhidrat, %12 protein, %6 yağ, % 10 kaba lifler (selüloz) ve kalsiyum, demir ile az miktarda da B vitamini bulunur.

4) Mısır: Buğdaygiller ailesinden Zea mays cinsinden bir tahıldır. Dünya tahıl üretiminde buğdaydan sonra önemli bir yer tutar. Üretilen mısırın büyük bir bölümü besin ve hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Mısır bitkisi sahip olduğu tanelerin şekline göre bir çok çeşide ayrılır. Bir mısır tanesinin içinde yaklaşık % 70 karbonhidrat, %9 protein, %4 yağ, %2 kaba lifler (selüloz) ve az miktarda mineral bulunur. Büyük taneli olanlarının güvercinlerin kolay tüketimi için kırılması gerekir.

5) Sorgum (Akdarı): Buğdaygiller ailesinden ot ve tane verimi yüksek bir tahıl türüdür. Sorghum biocolor, L. Moench bilimsel adı ile bilinir. Daha çok ikinci ürün olarak ülkemizde geliştirilmeye çalışılmaktadır. Sıcak iklim bitkisi olan sorgum, ülkemizde hayvancılık sektöründe yem bitkisi olarak kullanılmaktadır. Ak darı adı ile bilinmektedir. Sudan otu ile melezlenerek çeşitli tipleri geliştirilmiştir. Daha küçük taneli olan ve kum darı ya da “muhabbet darısı” olarak da bilinen Panicum miliaceum tipleri daha çok kafes kuşlarında yemlik olarak kullanılır. Bir sorgum tanesinin içinde ortalama olarak % 70 karbonhidrat, %10 protein, %2.5 yağ, % 2.5 kaba lifler (selüloz) ve demir bulunur.

6) Pirinç : Buğdaygiller ailesinden Oryza cinsinden bir tahıldır. 25 kadar türü ve yüzlerce çeşidi geliştirilmiştir. Dünya tahıl üretiminde buğday ve mısırdan sonra üçüncü sırayı alır. Pirinç su içinde yetiştirilen tek tahıl bitkisidir. Türkiye’ye 500 kadar önce güneyden girmiştir. Hasat sonrası yapılan parlatılma işlemi sırasında besin değerinin çoğunu yitirir. Besin olarak pilavlık pirinç ağırlıklı olarak karbonhidrat içerir. Bir pirinç tanesinin içersinde ortalama olarak % 72 karbonhidrat, %9 protein, %3 yağ, % 2 kaba lifler (selüloz) ve demir bulunur. Pirinç güvercinlerde su tutucu olarak bilinir. Bu nedenle bir hastalıktan kaynaklanmayan sulu dışkı durumlarında yem olarak pirinç verildiğinde olumlu etki yapar. Daha ucuza gelmesi açısından kırık pirinç alınabilir.

PROTEİN AĞIRLIKLI GÜVERCİN YEMLERİ

1) Mercimek: Baklagiller ailesinden Lens esculenta bilimsel adı ile tanılan bir bitkinin tohumlarıdır. Bu tohumlar besin amacı ile kullanılmaktadır. Farklı bir çok çeşidi bulunmaktadır. Bu çeşitlerde tohum renkleri sarı, kahverengi, turuncu, gri ve yeşil olmak üzere değişiklik gösterir. Bazı çeşitleri ise alacalı ve benekli olabilmektedir. Şanlıurfa ilimiz başta olmak üzere güneydoğu bölgemizde yoğun olarak üretilmektedir. Türkiye, dünya mercimek üretiminde önemli bir yere sahiptir. Bir mercimek tanesinin içinde ortalama olarak % 51 karbonhidrat, % 22 protein, % 1.5 yağ, % 4 kaba lifler (selüloz) bulunur. Ayrıca demir, fosfor ve B vitamini açısından zengin bir tohumdur. Güvercinler tarafından sevilerek tüketilen bir yem çeşididir.

2) Fiğ: Baklagiller ailesinden Vicia bilimsel adı ile tanılan bir bitkinin tohumlarıdır. Vicia ailesine ait 150 kadar değişik otsu bitki bulunmaktadır. Bu bitkinin meyveleri içinde 2–10 arasında tohum bulunur. Bu tohumlar yem olarak kullanılmaktadır. Vicia sativa (adi fiğ), Vicia villosa (tüylü fiğ), Vicia narbonensis (koca fiğ) ve Vicia pannonica (Macar fiği) gibi çeşitleri ülkemizde de yetiştirilmektedir. Bir fiğ tanesinin içinde ortalama olarak % 54 karbonhidrat, % 27 protein, % 1.5 yağ, % 4 kaba lifler (selüloz) bulunur. Güvercinler tarafından sevilerek tüketilen bir yem çeşididir.

3) Burçak: Baklagiller ailesinden Vicia bilimsel adı ile tanılan bir bitkinin tohumlarıdır. Fiğ ile yakın akrabadır. Vicia ailesine ait 150 kadar değişik otsu bitki bulunmaktadır. Vicia ervillia bilimsel adı ile tanılan Burçak, ülkemizde oldukça yaygındır. Boğumlu meyvelerinin içinde 2–4 tohum bulunur. Bu tohumlar yem olarak kullanılmaktadır. Sindirimi kolay proteinler içermektedir. Bir burçak tanesinin içinde ortalama olarak % 55 karbonhidrat, % 22 protein, % 1.5 yağ, % 4 kaba lifler (selüloz) bulunur. Güvercinler tarafından sevilerek tüketilen bir yem çeşididir.

4) Çılban (Cılban): Baklagiller ailesinden Vicia bilimsel adı ile tanılan bir bitkinin tohumlarıdır. Vicia ailesine ait 150 kadar değişik otsu bitki bulunmaktadır. Çılban bir tür yabani fiğ çeşidi (vicia spp) olarak bilinir. Boğumlu meyvelerinin içinde bulunan tohumlar yem olarak kullanılır. Besin içeriği fiğ ve burçak gibidir. Özellikle yavruların çabuk gelişimini sağladığı için tercih edilen bir yem çeşididir.

5) Bakla: Baklagiller ailesinden Vicia bilimsel adı ile tanılan bir bitkinin tohumlarıdır. Vicia ailesine ait 150 kadar değişik otsu bitki bulunmaktadır. Vicia faba bilimsel adı ile tanılan Bakla, ülkemizde oldukça yaygındır. Fiğ ve burçak ile yakın akrabadır. Meyveleri (yeşil bakla) ve kurutulmuş tohumları (kuru bakla) yemeklik olarak kullanılmaktadır. Kuru bakla olarak bilinen bakla tohumları aynı zamanda yem olarak da kullanılırlar. Tohumları uzun ve yassıdır. Yeşil (taze) bakla üretimi, Antalya, Mersin, Aydın gibi illerimizde yaygındır. Kuru bakla üretimi ise daha çok, Çanakkale ve Balıkesir illerimizde yapılmaktadır. Bir bakla tanesinin içinde ortalama olarak % 50 karbonhidrat, % 25 protein, % 2 yağ, % 7 kaba lifler (selüloz) bulunur. Güvercinlere verilecek baklanın kolay yiyebilmeleri için kırık bakla olması gerekmektedir. Güvercinler tarafından isteksiz olarak tüketilen bir yem çeşididir.

6) Bezelye: Baklagiller ailesinden Pisum sativum bilimsel adı ile tanılan bir bitkinin genellikle yuvarlak biçimli tohumlarıdır. Tohumlar 10 cm. kadar uzunluğu bulunan yeşil meyve kısmının içinde yer alır. Bir meyve içinde yeşil, sarı, alacalı, beyaz gibi renk çeşitleri olabilen 5-10 kadar tohum bulunmaktadır. Genel olarak yemeklik amacı ile üretilir. Ancak bu tohumlar yem olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde bezelye üretimi, Mersin, Adana, Antalya, Bursa ve Aydın gibi illerimizde yaygındır. Bir bezelye tanesinin içinde ortalama olarak % 57 karbonhidrat, % 23 protein, % 1.5 yağ, % 6 kaba lifler (selüloz) bulunur.

7) Fasulye: Baklagiller ailesinden Phaseolus vulgaris bilimsel adı ile tanılan bir bitkidir. Tohumları 5-25 cm. kadar uzunluğu bulunan genellikle yeşil renk olan meyve kısmının içinde yer alır. Meyve kısımları yassı, yuvarlak, düz ya da kıvrık olabilmektedir. Meyve kısımları yeşil fasulye olarak bilinir ve yemeklik amacı ile kullanılır. Meyve kısmının içinde bulunan genellikle böbrek biçiminde, yassı, yuvarlak olabilen tohumları ise hem yemeklik hem de yemlik olarak kullanılabilmektedir. Ülkemizde fasulye üretimi, başta Bursa olmak üzere bir çok ilimizde yaygındır. Bir fasulye tanesinin içinde ortalama olarak % 58 karbonhidrat, % 20 protein, % 2 yağ, % 6 kaba lifler (selüloz) bulunur. Ayrıca demir ve B vitamini açısından zengin bir bitkidir. Güvercinlere verilecek fasulyenin kolay yiyebilmeleri için kırık olması gerekmektedir.

PROTEİN VE YAĞ AĞIRLIKLI GÜVERCİN YEMLERİ

1) Soya fasulyesi: Baklagiller ailesinden Glycine max ya da Glycine soja bilimsel adı ile tanılan bir bitkidir. Fasulyeye benzer ancak daha küçük yapılı ve yuvarlak biçimlidirler. Tohumlar meyve kısmının içinde yer alır. Tohumları besin olarak kullanılmaktadır. Ayrıca tohumların çimlendirilmesi ile elde edilen soya filizleri salata olarak tüketilmektedir. Buğdayla birlikte mayalandırılarak hazırlanan soya sosları ise çeşitli yemeklerde sos olarak kullanılır. Soya fasulyesinin tohumları sarı, yeşil, kahverengi, siyah ya da iki renkli alacalı olabilmektedir. Tüm baklagiller içersinde besin değeri en yüksek ürünlerden biridir. Ülkemizde soya fasulyesi üretimi, başta Adana olmak üzere Orta Karadeniz bölgemizde yaygındır. Bir soya fasulyesi tanesinin içinde ortalama olarak % 37 karbonhidrat, % 38 protein, % 17 yağ, % 5 kaba lifler (selüloz) bulunur. Güvercinlere verilecek soya fasulyesinin kolay yiyebilmeleri için kırık olması uygundur.

2) Kolza (Kanola, Rapiska): Bilimsel olarak Brassicaceae adı verilen turpgiller ailesinin bir üyesidir. Brassica napus’un oleifera alt türü olarak bilinir. Ülkemizde çok yaygın değildir. Almanya’dan ithal edilen “Quinta” çeşidinin daha çok Adana ilimizde sınırlı bir üretim alanı bulunmaktadır. Uzun meyvelerinin içinde çok sayıda kahverengi tohum bulunur. Tohumlarında yağ oranı yüksektir. Yemeklik yağ yapımında ve çeşitli sanayilerde kullanılmaktadır. Bir kolza tanesinin içinde, % 22 Karbonhidrat, % 18 protein, % 44 yağ, % 6 selüloz bulunmaktadır. Gelişme evresindeki yavrularda tüy renklerinin derinliğini artırır.

3) Kenevir Tohumu (Çedene): Kendirgiller ailesinin bir üyesidir. Bilimsel olarak Cannabis sativa adı ile bilinir. Lifleri sicim ve halat yapımında kullanılır. Tohumları ise kuş yemi olarak değerlendirilir. Kenevir bitkisinin farklı bir tipinin çiçeklerinden esrar elde edilir. Kenevir ülkemizde en çok Karadeniz bölgemizde üretilmektedir. Tohumlarında yağ oranı yüksektir. Bir kenevir tanesinin içinde, % 18 Karbonhidrat, % 20 protein, % 33 yağ, % 16 selüloz bulunmaktadır. Yavru güvercinlerde cinsiyet gelişimini hızlandırdığı bilinmektedir. Ayrıca güvercinlerde tüylerin renginin parlak olmasını sağlar. Gelişme evresindeki yavrularda tüy renklerinin derinliğini artırır. Özellikle sarı ve kırmızı renk güvercinlerde bu durum daha belirgindir. Güvercinler tarafından sevilerek tüketilen bir yem çeşididir. Fazla verilmesi durumunda sulu dışkıya neden olabilir.

4) Keten Tohumu: Ketengiller ailesinin bir üyesidir. Bilimsel olarak Linum usitatissimum adı ile bilinir. Lifleri kumaş dokumacılığında kullanılır. Keten kumaş nem çekiciliği sağlam ve dayanıklılığı ile bilinir. Tohumları ise kuş yemi olarak değerlendirilir. Keten ülkemizde en çok Marmara bölgemizde üretilmektedir. Tohumlarında yağ oranı yüksektir. Bir keten tanesinin içinde, % 22 Karbonhidrat, % 24 protein, % 31 yağ, % 10 selüloz bulunmaktadır. Güvercinlerin yuvaya alıştırılma döneminde keten tohumu verilmesi kuşun yuvaya kolay bağlanmasını sağlar. Ancak keten tohumu fazla verilmemelidir. Fazla verilmesi durumunda ishal yapar.

5) Ay çekirdeği: Bilimsel olarak Asteraceae adı verilen bileşikgiller ailesinin bir üyesidir. Helianthus annuus adı ile bilinen ay çekirdeği, bu bitkinin tohumlarıdır. Tohumlarında yağ oranı oldukça yüksektir. Ekonomik değeri oldukça yüksek bir bitkidir. Diğer ekonomik kullanımlarının yanı sıra, tohumları kurutulup kavrulduktan sonra çerez olarak da tüketilmektedir. Bir ay çekirdeği tanesinin içinde ortalama olarak % 20 karbonhidrat, %19 protein, %40 yağ, % 10 kaba lifler (selüloz) bulunur. Ay çekirdeği, A, B, D, E vitaminlerinin yanı sıra demir, fosfor, potasyum ve mineraller açısından da zengindir. Ülkemizde Marmara ve Trakya bölgeleri başta olmak üzere Ege bölgesi ve Orta Karadeniz bölgemizdeki illerde üretilmektedir. Güvercinler için yem olarak kullanılanlarının tohumları küçüktür. Güvercinler bunları kabukları ile birlikte tüketirler. Güvercinlere yem olarak kullanılanlarının kavrulmamış olması gerekir. Güvercinler tarafından sevilerek tüketilen bir yem çeşididir.

6) Aspir (Kardi): Bilimsel olarak Asteraceae adı verilen bileşikgiller ailesinin bir üyesidir. Carthamus tinctorius adı ile bilinen aspir çiçekli bir bitkidir. Ülkemizde dönüşümlü ekip bitkisi olarak geliştirilmeye çalışılmakla birlikte çok yaygın değildir. Balıkesir ve Isparta ilimizde ağırlıklı olarak yetiştirilmektedir. Özellikle tohumlarından yağ elde etmek amacı ile üretilmektedir. Doymamış yağ oranının fazla olması nedeni ile perhiz yemeklerinde kullanımı yaygındır. Tohumları bazı yörelerde müshil olarak kullanılmaktadır. Bir aspir tanesinin içinde ortalama olarak %30 karbonhidrat, %18 protein, %33 yağ, % 7 kaba lifler (selüloz) bulunmaktadır.

GÜVERCİNLERDE DENGELİ BESLENME

Tüm canlılarda olduğu gibi güvercinlerde de dengeli beslenme çok önemlidir. Kuşlarımızın dengeli beslenebilmeleri için gereken yem karışımlarını hazırlarken, onların ihtiyaç duydukları temel besin maddelerine olan gereksinimlerini göz önüne almamız gerekir. Güvercinlerin temel besin maddelerine olan gereksinimleri içinde bulundukları döneme göre değişmekle birlikte ortalama bazı değerler vermek yararlı olacaktır. Hazırlanacak yem karışımları çok değişik varyasyonlardan oluşabilir. Bu varyasyonlar ne olursa olsun aşağıdaki oranların genel olarak korunmasına dikkat etmek gerekir.

macar cinsi komonovski güvercin


Macar cinsi bir komonovski, çok nazik ve uysal güvercinlerdir. Süs kuşu değillerdir, taklacıdırlar. Bu kuşların dönemeyeceğini iddaaları üzerine birkaç tanesinin bayağı yükseklerden yere kadar dönerek düştükleri görülmüştür.

Bağdadi cinsi güvercinler


Bu Bağdadi cinsi güvercin gezerek uçar ve peşine taktığı diğer güvercinleri kümese getirmeye çalışır. Genellikle başkalarının güvercinlerini indirmek isteyenler besler.
Bağdadi Güvercinleri hakkında ayrıntıl resim ve bilgileri aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.

Bagdadi Güvercin Resimleri

Bağdadi Güvercinler:
Ülkemizde Bağdadi, Bağdat, Bağdadiye ve Bağdatlı adları ile bilinen bu güvercin ırkı, Irak kökenlidir. Dünya da “Bagdat”, “Baghdad”, “Bagdette” gibi adlarla bilinmektedir. Günümüzde doğu ve güneydoğu bölgelerimizde yetiştirilmektedir. Dünyada ve özellikle de Avrupa’da köken olarak bu ırktan kaynaklanan çeşitli tipte Bağdat güvercinleri bulunmaktadır. Bu güvercinlerle bizim yetiştirdiğimiz Bağdat güvercinleri arasında köken olarak kan benzerliğinin dışında fazla bir benzerlik yoktur. Ülkemizde yetiştirilen Bağdat güvercinleri daha çok Suriye Bağdatlarına benzemektedir. Ayrıca Lübnan’da “Mijris” adı ile bilinen ve Carrirer ırkı ile akraba olduğu tahmin edilen güvercinler, bizim Bağdat olarak adlandırdığımız güvercinlere oldukça yakındır. Bağdat güvercinlerinin burun üzeri eti ve göz çevresi halkası daha belirgin olanları ülkemizde “Carrier Bağdadi” olarak bilinmektedir. Bunlar Carrier ırkı ile bağdadilerin kırılması sonucu elde edilmiş kuşlardır. Ülkemizin batı bölgelerinde, Irak yöresinden ve Doğu bölgelerimizden getirilen güvercinlere genel olarak Bağdat adı verme gibi yanlış bir eğilim olmakla birlikte, Bağdadi adı, gerek doğu ve güneydoğu, gerekse diğer bölgelerimizde ayrı ve kendine özgü özellikleri olan bu ırkı karakterize etmektedir. Bazen posta güvercinlerine Bağdat denildiği de olmaktadır. Bağdadi güvercinleri eski dönemlerde posta güvercini olarak kullanılmış olmakla birlikte, bugün bildiğimiz posta güvercinleri ile ayrı ırkları temsil etmektedirler. Yöresel olarak “Posta Burunlu” ve “Homoma” gibi adları vardır. Bağdadi güvercinlerini, bir yere yuva yaptıktan sonra, başka bir yere alıştırmak imkansız gibidir. Aradan 10 yıl geçse bile bıraktığınızda, ilk yuvasına geri döndüğü söylenmektedir. Bu özellikleri onları gerçekten de çok değer verilen bir güvercin haline getirmiştir.

Maverdi ve ZırhlıAynalı Akdeniz Güvercinleri




3. Resimde Kahverengi olanın Maverdi diğerinin ZırhlıAynalı olduğunu ve Akdeniz yöresina ait, uçuş ve parlak özellikleri olduğunu biliyoruz. 2. Resimde Zırhlı ve başı beyaz zırhlı akdeniz güvercinleri, 1. resimde süt beyaz görünüyor.
Bilgilerini eklemek isteyen olursa seviniriz.

KISA GAGALI KOMANESKİ


kısa gagalı komaneski güvercin resmi
Arkadaşlar yukarıda resimde görülen kısa gagalı komaneski cinsi tepeli tepesiz güvercinlerden elinde olan veya bilgilerini, resimlerini bizimle paylaşmak isteyen arkadaşlar bu sayfaya yorum eklerse seviniriz.

Yalovalı Güvercinci Fikri .Baba

Yalovalı Güvercinci Fikri Baba 'nın Video Görüntüleri
Bir turistilik gezi esnasında, Yalova Sebze pazarını gezerken Fikri Babayla tanıştım. Güvercin deyince tüm pazar esnafı onu gösteriyor. Ayaküstü birkaç dakika güvercinler hakkında sohbet etme fırsatımız oldu. Fikri Baba her türlü kuş besleyen, 35 yıllık bir hayvansever. Kendisinden önümüzdeki günlerde çok şey öğreneceğimize eminim. Henüz kümesini görmedim ama en kısa zamanda gidip ziyaret edeceğim. Çok güzel, bakımlı güvercinleri varmış.
Yukarıdaki linkte Yalovalı Fikri babanın bir video kaydı var, umarım beğenirsiniz.

Sıcaktan Bunalan Güvercinlerin Duş Keyfi




Sıcaktan Bunalan Güvercinlerin Duş Keyfi:

Haber: Sıcaktan Bunalan Güvercinlerin Duş Keyfi
Samsun'da sıcak bunalan güvercinlerin park içerisinde çimenlikte oluşan su göllerinde yıkanmaları objektiflere takıldı.
Havaların giderek ısınması nedeniyle sıcaktan bunalan yabani güvercinler, serinlemek ve banyo ihtiyaçlarını gidermek amacıyla çimlerin sulanmasıyla oluşan küçük göletlerde yıkanıyor. Sıcak havada duş keyfi yaşayan güvercinlerin su fiskiyelerinin altında kanatları açık bir şekilde durarak serinlemeye çalışması ise ilginç görüntüler oluşturuyor.

22 Haziran 2007 Cuma

Çevremizden Alinti Güvercin Resimlerimiz

"Güvercin Beslemek Bir Santtır Ve Siz Sanatcılara Çok Teşekkür Ederim..."

Miski Kurenk Aranan Nitelikler ve Resimler








Miski Kurenk Resimler
Miski güvercinlerde aranan nitelikler:

KAFA-BOYUN:Armut kafa,göğüse kadar kesme krem(gövde tonunda) olmalı,boyun kalın olmalı,ensede sarılık olmamalı.

GÖZ:Damarsız,beyaza en yakın buz beyazı renginde olmalı.

GAGA:Kemik beyazı,ucu lekesiz olmalı.

GÖĞÜS:Boyun bitiminden aşağı kadar kesme limon sarı olmalı(dişilerde az)

RENK:Gövde tonunun krem tonunda olması,kanatlar üstündeki habbelerin tırnak büyüklüğünde ve göze hoş gelen siyaha yakın kahve tonunda olmalı,sırt ve kanat başlarına dağılım orantılı olmalı,üçgen açık olmalı.

ÇUBUK:Sırttaki habbelere uyumlu olmalı,silik olmamalı.

TOKA-BEL:Toka;sırttaki habbelere uyumlu olmalı.Bel;lekesiz ve kalın olmalı.

AYAK:Parmaklar ve bilekler kalın,ayaklar dolgun paçalı ve tırnaklar beyaz olmalı.

KUYRUK:4-6-8 tel orantılı beyaz olmalı.

YAPI-BOY:Gayet iri ve uzun olmalı,küt olmamalı,dik duruşlu olmalı,kanatlar düşük olmamalı.

Kürenk güvercinlerde aranan nitelikler:

KAFA-BOYUN:Armut kafa,göğüse kadar kesme krem(gövde tonunda),boyun kalın,ensede sarılık(leke) olmaz.

GÖZ:Damarsız,beyaza en yakın buz beyazı renginde olmalı

GAGA:Kemik beyazı,ucu lekesiz olmalı.

GÖĞÜS:Boyun bitiminden aşağı kadar kesme koyu limon sarı olmalı(dişilerde az)

RENK:Açık krem renginde olmalı.

ÇUBUK:İnce,siyaha yakın kahve veya zeytini renkte olmalı.

TOKA-BEL:Toka;çubuklara uyumlu olmalı.Bel;lekesiz ve kalın olmalı.

AYAK:Parmaklar ve bilekler kalın,ayaklar dolgun paçalı ve tırnaklar beyaz olmalı.

KUYRUK:4-6-8 tel orantılı beyaz olmalı.

YAPI-BOY:Gövde gayet iri ve uzun olmalı,küt olmamalı,dik duruşlu olmalı,kanatlar düşük olmamalı.

Samsun'lu Güvencinsever - yusufaga 55



yusufaga_55.sitemynet.com: "Tüm güvercin severlere selam olsun. Aslen Samsun'luyum. 32 yaşında bir arkadaşınız, kardeşiniz veya kabul ederseniz abinizim. Yaklaşık 20 yıldır güvercin beslemekteyim. Güzel Türkiye'min birçok yerinde bulundum ve yöresel özellikli kuşlarını görme imkanım oldu. Sefer özellikli oyuncu tabir edilen taklacı ırk güvercinlerden beslemekteyim. Bu zamana kadar bu özellikleri taşıyan ve görmüş olduğum kuşlardan beni en çok Ankara kuşları etkiledi ve şu an beslediğim kuşlarımın çoğunluğu bu ırk üzerinedir, ya da bunların çaprazlaması ile elde ettiğim kuşlardır. Benim ile aynı özelliklerde kuş besleyipte Ankara ırkı kuşların özlerinden seyredenler varsa ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktırlar. Performans yetenekleri ile etkilendiğim bu ırkı çoğaltmaya ve keyif almaya bakıyorum. Tüm dostlara sağlıklı ve keyifli anlar diliyorum. Saygılarımla..."

güvercin hastalıkları - Haemoproteosis

güvercin hastalıkları
Haemoproteosis ( Haemoproteus )
GENEL BİLGİLER
Haemoproteus adı verilen protozonun neden olduğu bir hastalıktır. Bu protozonun, Haemoproteus Columbae, Haemoproteus Sacharrovi, Haemoproteus Maccallumi adı ile bilinen üç türü güvercinleri etkilemektedir. Sınıflamada hayvanlar grubuna dahil olan Protozonlar, basit yapılı mikroskobik canlılardır. Binlerce türü bulunan bu canlılar, insanda ve hayvanlarda çeşitli hastalıklara neden olabilmektedirler. Hastalığın yayılabilmesi için bu protozonun, güvercinin vücuduna girmeden önce ara konak görevi görecek bir canlının içinde gelişim göstermesi gerekmektedir. Bu canlı, bütün güvercin yetiştiricilerinin çok iyi tanıdığı atsineğidir. Hippobosca Equina veya Pseudolynchia Canariensis bilimsel adı ile tanılan atsineği, Haemoproteus hastalığının taşıyıcı ve bulaştırıcısıdır. Hastalık bu nedenle daha çok yaz aylarında karşımıza çıkar. Yabani güvercinlerin büyük bir yüzdesi bu mikrobu (protozonu) taşımaktadır.
BELİRTİLERİ
Hastalığın belirtileri Plasmodiosis (sıtma) hastalığına çok benzer. Hatta tamamen aynı belirtilere sahip olduklarını da söyleyebiliriz. Bu nedenle her iki hastalığı birbirinden ayırabilmek oldukça zordur. Bu konuda kesin tanı kan analizleri sonucu verilebilmektedir. Ateş yükselir 43 dereceye kadar çıkar ve nöbetler halinde tekrarlanır. Sarımtırak renkli ve beyaz posalı ishal şeklinde bir dışkı gözlenebilir. Hasta kuşlarda genel olarak bir güçsüzlük hali vardır. Uçma isteği azalır, performans tamamen düşer. Hastalık yapıcı mikrop kuşlarımızın kan hücrelerine saldırarak bu hücrelerin bozulmasına neden olur. Kanda alyuvarların içine giren mikrop burada çoğalır ve alyuvarların bozulup patlamasına neden olur. Alyuvarların oksijen taşıyıcı gücü azalır. Solunum sıklığı artar. Buna bağlı olarak kuşlarda anemi (kansızlık) gözlenir. Kuşlarımızın diğer bütün hastalıklara karşı direnci azalır ve başka hastalıklar kendini göstermeye başlayabilir. Haemoproteus’da ölüm pek görülmez ancak yan hastalıklara karşı uyanık olmak gerekmektedir.
BULAŞMA ŞEKLİ
Atsinekleri aracılığı ile bulaşan bir hastalıktır. Atsineği hastalığı taşıyan bir güvercinden kan emer ve bu işlem sonrası mikrobu alır. Mikrop sineğin vücudu içinde bir gelişim seyri izler ve son olarak sineğin tükürük bezlerine ulaşır. Yeni bir kan emme seansı sırasında ise buradan başka bir güvercine bulaştırılır. Güvercinin vücuduna giren mikrop 6 hafta kadar sürecek bir süreç sonucu olgunlaşır ve hastalığı bulaştırabilecek konuma gelir. Ancak güvercinde hastalık belirtileri mikrobun alınmasını takiben 15–30 gün sonra görülmeye başlar. Hastalıktan korunabilmek için özellikle yaz aylarında atsineklerine karşı önlemler alınmalıdır. Salmanın tel kafesle kapatılarak sineklerin girişi engellenebilir. Kuşlarınızın yabani güvercinlerle olan temasını tamamen kesmeniz gerekmektedir.

ŞIHSELLİ GÜVERCİNİ - ASİLKURT

ŞIHŞELLİ (ÇAKÇURLU)
Ortadoğu ve tahminen İran kökenli olan bu güvercinler, ülkemizde “Şıhşelli” ya da “Çarçurlu” ve “Şirazi” gibi adlarla bilinirler. Şirazi adlandırması aynı zamanda Pakistan kökenli “Lahore” ( Şinasi ) ırkı için de Pakistan’da kullanılan bir addır. Dünyada ise, “Shaksharli”, “Shaksharli Tumbler” “Sherazie” ve Almanya’da da “Schirastümmler” adı ile tanınırlar. Ortadoğu ülkelerinde ve Türkiye’de uzun yıllardır yetiştirilen ve bilinen bir ırk olan Şıhşellilere, Lübnan’da “Sheik Shalli” adı verilmektedir. Arapça’da Sheik kelimesi, Türkçe’deki Şeyh kelimesi ile eş anlamlıdır ve İslamiyet öncesi Arap topluluklarında kabile reisi anlamına gelmektedir. İslami dönemde ise aynı kelime tarikat başkanları için kullanılmıştır. Shalli kelimesi ise gene Arapça’da güvercin sürüsü anlamındadır. Sheik Shalli ise, buradan çıkarılacağı gibi, güvercinlerin en yetkin olanı, en iyisi gibi bir anlama gelmektedir. Şıhşelli ise bu kelimenin Türkçeleştirilmiş halidir. Şıhşelli ırkı güvercinler gerçekten de çok alımlı, gösterişli ve güzel kuşlardır.

Osmanlı Devleti döneminden beri Arabistan yarımadası ülkeleri ile iç içe yaşamış olan Türkler, bir zamanlar Osmanlı devleti sınırları içinde bulunan bu ülkelerin güvercinlerini uzun yıllardır yetiştirmektedirler. Bugün bile Türkiye ile Suriye, Irak ve Lübnan gibi bölge ülkeleri arasında güvercin ticareti canlılığını korumaktadır.

Şıhşellilerde dışarıya hafif bombe yapacak şekilde çıkık bir alın kemiği vardır. Kafası düzgün ve yuvarlaktır. Gözler büyük değildir. Göz çevresi halkası belirgin olmaz. Göz rengi koyu kırmızı ve portakal tonlarında olabilir. Bu güvercinlerin orijinalinde takka ve perçem bulunmaz. Ancak ülkemizde bulunan çeşitlerinde perçemli olanları yaygındır. Perçemli olanlar bizde daha değerli olarak kabul edilmektedirler. Gaga orta büyüklükte ve hafif ince bir yapıdadır. Türkiye’de özellikle siyah renk kuşlarda gaganın üst yarısı siyah olup alt yarısı kemik rengi olan kuşlar da bulunmaktadır. Bu kuşlar daha güzel göründüğü için tercih edilirler. Bu kuşları ilk gördüğümde üst gagalarının siyaha boyandığını düşünmüştüm. Ancak sorduğumda boya olmadığını öğrendim. Kuşun vücudu orta büyüklüktedir. Dik duruş şekli ve geniş bir göğüs yapısı bu güvercinlerde dikkat edilen bir özelliktir. Bu güvercinler kanatlarını kuyruk üzerinde taşırlar. Ayaklar normal uzunlukta ve paçalıdırlar. Paçalar parmakları örtecek uzunlukta olmalıdır. Fazla uzun paça tercih edilmez. Paçaların ucunda “Parmak saçağı” adı verilen bir bölümün beyaz olması gerekir. Parmak saçağı beyaz olmayan güvercinler bir miktar değer kaybına uğrarlar.

Şıhşellilerde renklerin vücuda dağılımı çok önemlidir. Renk dağılımı düzgün olmayan kuşlar tercih edilmezler. Bu güvercinlerde bütün vücut kuşun kendi renginde olur. Sadece kafa ve boyun ile parmak saçağı beyazdır. Kafadaki beyazlık, boyunu da kapsayacak şekilde aşağıya doğru iner ve göğüsün orta yerinde düzgün bir şekilde köşe yapıp biter. Kuş adeta başına ve omuzlarına beyaz bir şal örtmüş gibi durur. Ancak bu beyazlık üzerinde iki farklı leke bulunmalıdır. İlki “şapka” adı verilen ve kuşun kafasının tam üzerinde bulunan küçük lekedir. İkincisi ise, “yanak yaması” adı verilen ve kuşun her iki yanağında simetrik olarak bulunması gereken lekelerdir. Bu lekeler kuşun rengi ile aynı renk olur. Lekelerin düzgünlüğü çok önemlidir. Şapka sadece kafa üzerinde kalmalı etrafa taşmamalı ve özellikle alına doğru yayılmamalıdır. Yanak yamaları ise gözlerin hemen altından başlayıp her iki yanakta düzgün ve simetrik olarak bulunmalı, fazla uzamadan kesilmelidir. Şapka ve yanak yamaları kesinlikle birbiri ile birleşmemelidir.

Lübnanlı yetiştiriciler yanak yamalarının kuşun orijininde olmadığını, Barbarisi adı verilen ırk ile ( Bu ırk Türkiye’de Yaşmaklı adı ile bilinmektedir. ) yapılan kırılmalar sonucu sonradan oluştuğunu belirtmektedirler. Ancak günümüzde yanak yamaları bu güvercinlerin bir standardı haline gelmişlerdir. Şapka ve yanak lekesi bulunmayan güvercinler dünya standartlarına göre değer kaybederler. Bu durum özellikle şapkası olmayan güvercinler için çok daha kesindir. Ülkemizde yanak yamaları bulunmayan Şıhşelli güvercinleri yaygındır. Bu tiplerinin ırkın orijinaline daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde yaygın olarak bulunan Şıhşelliler perçemli olmaları ve yanak yaması taşımamaları ile farklı bir görünüm sunmaktadırlar.

Şıhşelli ırkı güvercinler farklı renklerde karşımıza gelmektedirler. Bu renkler, kırmızı, sarı, siyah ve mavidir. Bu 4 renkte beyazla kombinasyon halindedir. Sadece mavi renk güvercinlerde kanatlar üzerinde iki sıra şerit ( kalem ) bulunur. Diğer renklerde kanat üzerlerinde şerit yoktur. Şıhşelli ırkı güvercinler bir form ırkıdır. Genel anlamda uçuş için yetiştirilmezler. Bu güvercinler uçurulduklarında fazla uzun uçmazlar ve birkaç tur atıp konma eğiliminde olurlar. Uçarken düz takla attıkları olur.

Yazan : Yavuz İşçen

SELANİKLER BİR UÇUCU GÜVERCİN IRKI

SELANİKLER - YENİ BİR UÇUCU IRK

Editörün notu: Dr. Koeniger’in aşağıda okuyacağınız bu makalesi Deutscher Kleintier Zuchter magazininin 1978 Mayıs sayısında Papua-Yeni Gine’de yaşayan oğlu Ray Koeniger tarafından yayınlanmıştır. Bu makaleyi magazine gönderirken Ray Koeniger, Sayın Horst Dietrich’in kuşlarının oyununu gördüğü için kendisini şanslı saydığını ve bu kuşların performanslarını kim anlatırsa anlatsın gerçek performanslarını anlayabilmek için yeterli olmadığını düşündüğünü belirtmiştir.

DFC (Alman Uçucu Makaracılar Kulübü) üyesi Horst Dietrich dört yıl önce (1974) bir Türk işçisinden bir grup güvercin aldı. Türk işçinin Almancası pek iyi olmasada Horst bunların uçucu kuşlar olduğunu ve Türkiye’den geldiklerini anladı.

Güvercin uçurmaya meraklı olan Horst bu kuşlardan bir çok yavru aldı ve bunları uçurmaya başladı. Aldığı neticeler gerçekten hayal kırıcıydı. Kuşlar yüksek uçuyorlardı ve hatta uzun zaman havada kalıyorlardı ama hiç bir hareket göstermiyorlardı. Birmingham makaracıları veya yüksek uçucularla uçurulduklarında iyi bir filo uçucusu olmadıklarını hemen belli ediyorlardı. Grubun içinde uyumsuz uçarak ve arada bir grubu terk ederek dağıtıcı bir görünüm sergiliyorlardı. Sadece kendileri uçurulduğunda bir az da olsa daha iyi bir gruplaşma gösteriyorlardı. Yüksek uçmaya yatkın bir görünümdeydiler ve her kuş arada bir grubu terk edip geri geliyordu. Bu kuşlar filo uçucusu olmadığı gibi solo uçucuda değillerdi. Zaman içinde bu kuşlara karşı ilgisini kaybetmeye başlayan Horst bir gün yavruları dışarıda tek tek elinden geçirirken “Yeni Türklerinin” gerçek kabiliyetlerini keşfetti. Yukarı baktığında Selaniklerin çok yüksekte uçarken sanki elinden yere bıraktığı yavrulara çekildiğini ve aynı anda yere doğru hızla kanatları tamamen açık bir şekilde, bazıları değişik aralıklarla tabak gibi dönerek ve diğerleride sonbahar rüzgarlarında uçuşan meşe palamutları gibi şimşeklediklerini gördü. Bütün bunlar bir kaç saniye içerisinde olup bitti.

Horst büyülenmişti. Makedonya Döneklerinin ve Yunan Ozydikalarının dalışlarını andıran bu performans gerçekten çok müthiş bir yükseklikten ve inanılmıyacak bir hızla gerçekleşiyordu.

O zamandan beri Horst seçici sistemle üretim yapmış ve kuşlarına uzun saatler eğitim vermiştir. Kuşlarını kaideye uyarak muntazam olarak uçurmaktadır.

Benim bildiğim kadarıyla, Selaniklerden daha önce hiç bir yerde bahsedilmemişti. Fakat şimdi onların hakkında bir çok şey biliyoruz. Bu kuşlardan besleyen bir çok Türk’ü bulduk (Türkiyenin avrupaya yakın kısmından, Bursa ve İzmir). Bu kuşlara Selanik diyorlar. Bu nedenle şimdi bizde Selanik diyoruz. Bu isim bir Yunan kasabasının Türkçe ismi. Türkiye’nin kurucusu Kemal Atatürk’ün burada doğduğunu da belirtmek isterim.

Selanikler uzunca kuşlar, gagalarıda öyle. Çoğu inci gözlü ve 14 ile 16 arasında kuyruk tüyü var. Kuyruk üstü yağ bezeleri yok. Her renkte geliyorlar ama çoğunlukla beyaz kuyruk ve kanatlara sahipler. Kafalarındada beyazlık oluyor. Benim şimdiye kadar gördüklerimin hepsi temiz bacaklıydı (paçasız). Kanatlarını kuyruklarının üzerinde taşıyorlar. Makaracılardan iriler ve iyi ürüyorlar.

Nerford (Almanya) yakınlarında babası 40 yıl Selanik beslemiş olan bir Türk bulduk. Kendisininde 30 civarında kuşu var. Kuşlarını şöyle uçuruyor. Beş on kuşu tek tek havaya atıyor. Bir iki dakika içinde kuşlar çok yükseklere çıkıyorlar ama hep salmanın üstünde uçuyorlar. Arkadaşımız belli bir süre sonra eline bir kuş alıp ona kanat çırptırıyor. Bu beklenilen işaret. Bir şimşek gibi Selanikler aşağıya sıkıyorlar, Döneklerin ve Ozydikaların aksine kanatları tamamen açık olarak. Bazıları performanslarına değişik hareketler karıştırıyorlar. Bazıları daireler çizerek dalarken ötekileri makara sarıyorlar ki sardıkları makaralar her makaracı besleyen kişinin yüzünü kıskançlıktan yeşile döndürür. Bir kaç saniye sonra kuşlar ayaklarınızın dibine indiklerinde gerçekten tamamen kendilerini tüketmiş oluyorlar. Eğer daha fazla faaliyet gerekiyorsa bu performanslarını beş on dakika sonra yeniden sergiliyebiliyorlar.

İtiraf etmem gerekiyorki, bir çok performans ırkını, çoğu zaman büyülenerek, seyretmiş olan bir kişi olarak diyebilirim ki Selanikleri performansı bende gerçekten derin bir iz bıraktı. Selaniklerin Almanya’da parlak bir geleceği olduğunu görmek için müneccim olmaya gerek yok.


Hazırlayan: Dr. Karl Otto KOENİGER - Bad Sazuflen, Batı Almanya
Tercüme: Uğur Kurt GÜRSU - TGYB

DÖNEK GÜVERCİNLER

DÖNEK GÜVERCİNLER
DÖNEK




VÜCUT YAPILARI VE BİYOLOJİLERİ
Orta irilikte ancak oldukca uzun sayılabilecek bir güvercin ırkıdır. 14 adet olan kuyruk telek tüyleri de genellikle normalden uzun ve geniş sayılabilir. Bir çoğunda kuyruk hafifce, kelebeklerde olduğu kadar olmasada, çatı şeklinde iki yana eğimlidir. Kanatlarını kuyruğun üzerinde taşıyan bu ırkta kanatlar uca doğru biraz sivrice ve kanat açıklığı diğer bir çok ırka nazaran biraz daha geniştir (iki kanat ucu arası mesafe), Aynı zamanda uzunca bir gagaya sahiptirler. Kısa sayılabılecek ayaklara sahip olan bu kuşların duruşu neredeyse yere pareleldir. Türkiye'de yetiştirilen döneklerde paça ve tepe görülmez. Son yıllarda sıkca görülmeye başlayan paçalı yada tozluklu olanları, Makedonya (Yugoslavya) döneği ile melezdir. Alaca ve düz her renkte görülen bu güvercinlerde en yaygın renkler beyaz kafalı, kanat uçları beyaz ve beyaz kafalı, kanat uçları ve kuyruk beyazdır. Diğer tarafları genellikle siyah, ondan sonra görülme sıklığına bağlı olarak sırasıyla mavi (siyah şeritli) yada çakmaklıdır. En az rastlananları kırmızı (ressesif) alacalardır. Beyaz kafalı ve uzun kanat telekleri beyaz olanlarına İzmir yöresinde Baska, ayrıca kuyruğu da beyaz olanalarına Galaça adı verilmektedir. Renklerine görede şöyle adlandırılmaktadırlar; kara galaça, kara baska, mavi galaça vb. Ressesif kırmızıları, ister düz renkte olsunlar isterse alaca, çakal olarak adlandırılmaktadırlar. Göz renkleri genellikle siyah olmakla beraber, yabani göz rengi hariç, diğer göz renklerinede rastlanır.
Eşeysel olgunluk (kızgınlık), beslenmeye bağlı olmakla beraber diğer ırklara göre biraz daha geçtir. Aynı zamanda trichomonad ve paramixovirus gibi hastalıklara karşı daha duyarlıdırlar. Yavrulara bakma özellikleri posta ve dewlaplara nazaran kötüdür. Genellikle bir yuvadaki yavrular arasında belirgin bir gelişme farklılığı görülür.
TÜRKİYEDE YETİŞTİRİLDİKLERİ YÖRE
Ana yetiştirilme bölgesi Türkiye'nin batısıdır. Buralardada çok yaygın olmamakla birlikte bazı kentlerde neredeyse yalnızca dönek yetiştirilmektedir. En fazla yetiştiricisi büyük kentlerden İzmir'dedir. İzmir'den sonra Bursa'yı ve Denizli'yi sayabiliriz. Özellikle İzmir ve Bursa'da başka ırklarda yaygın olarak yetiştirilmesine rağmen Denizli'de neredeyse yalnızca dönek yetiştirilmektedir. İzmir ve Bursa'da en çok göçmenlerce yetiştirilmektedirler. Bu illerin dışında Ege kıyısında bazı ilçelerde, örneğin Ayvalık ve Trakya'da da Malkara ve Keşan ilçelerinde hemen hemen yalnızca bu ırka rastlanmaktadır. İstanbul'da da hemen her ırkın olduğu gibi çok az sayıda da olsa yetiştiricisi mevcuttur.
UÇUŞ
Salındıklarında çok çabuk yükseklik kazanan bu kuşlara yerden kuş gösterildiğinde (pırıltı) kanatlarını toplayarak dalarlar ve bu dalış süresince bir yada bir kaç kez kanat kuyruk ekseninde pervane şeklinde dönerler. Bu ırkta islah hedefi, yüksek hızda uzun mesafe dönüştür. Dönüş esnasında kanatların duruşu kuştan kuşa farklılık gösterir. Bazıları kanatlarını neredeyse vücutlarına yapıştırarak dönerken, büyük bir kısmı dönüş esnasında kanatlarını çeyrek açık tutarlar. Diğer bir kısmı ise kanatlarını oldukça fazla açarak dönerler. Yandan bakıldığında kuşun her dönüşte kendisini çevirttirdiği ve rollerlardan (makaracılardan) farklı olarak, dönüşler arası geçiş, çok hızlı dönüşlerde dahi açıkca belli olur. En iyi dönüş 45 derecelik açıyla daldığında görülebilir. Bu açıdan sapma dalış ve dönüş kalitesini olumsuz olarak etkiler.
UÇURMAYA ALIŞTIRMA
Kümesde ürkek görünen bu kuşların aslında kontrolleri çok kolaydır. Kümes önünde eğer bir kaç kuş varsa yerden kolay kolay kalkmaz. Hatta isterseniz bir gurup döneği bir sopayla sürerek tanımadıkları yerlere dahi götürebilirsiniz. Dışarıdan bir müdehale olmadığı sürece, yani onları aşırı derecede ürkütecek bir şey olmadığı sürece uçmazlar. Ancak bu özelliklerinden dolayı kötü uçucu oldukları sonucu çıkarılmasın. Dönek yavruları diğer bir çok ırka nazaran daha çabuk uçmaya alıştırılabilirler. Hiç uçmamış bir yavru kolayca uçan kuşların ardından yükselebilir. İste bu özellikleri nedeniyle genç kuşlar ilk uçurulduklarında çok dikkat edilmesi gereken bir nokta var. İlk uçuslarında dahi diğer kusları takip edip fazlaca yükselebilirler ancak çoğunlukla aşagıdan kuş gösterildiğinde diğer alışkın kuşlar gibi hızla aşağıya inememektedirler. Henüz çevreyi de yeterince tanımadıkları için çok yüksekten fazla açılmakta ve kaybolmaktadırlar. Hele hele çevrede başka kuşlar uçuyorsa ve hatta yabani güvercin ve kumrular dahi yavrunun şaşırmasına neden olabilirler. Bu durumda yavru kuşun yanında daha önce uçan kusların ürkütülerek yere inmeleri önlenmeli ve mümkünse daha fazla kuş kaldırılmalıdır. Buradanda anlaşılacağı gibi yavruların ilk uçuşlarında çok yükselmeleri ve açılmaları engellenmeleridir. Bu amaçla fazla uzun süre uçmayan ve çok yükselmeyen başka ırktan kuşlar kullanılabilir. Ancak bu yöntem dahi, daha öncede belirttiğim gibi eğer çevrede kuşların konsantrasyonunu bozacak başka kuşlar varsa, risklidir. Yavru yitirmemenin diğer bir yolu erken uçurmamaktır. Eğer ilk olarak 8-10 haftalik yaşta uçurulurlarsa, yön bulma yetenekleri gelişmiş olacağından ve yerdende olsa çevreyi daha iyi tanımış olacaklarindan kaybolmaları zordur. Bazı ırklarda ilk uçurmanın geç yaşda yapılması uçuş kalitesini ve diğer yetenekleri (takla gibi) olumsuz yönde etkilemektedir. Hatta bu ırklarda 8-10 haftalık yavruların 5-6 haftalıklara nazaran yalnızca havaya kalkmalarını sağlamak bile güçleşir. Dönekler, formda tutuldukları sürece ilk uçurma çok daha geç yaşda yapılsa dahi sorun yaratmaz. Ergenleşmiş, yani 20-22 haftalık hayvanların dahi uçurulmaları çok kolaydır. Ayrıca geç yaşda uçurma dalış ve dönüş kalitesini de olumsuz olarak etkilemez. Ancak bu dönemde beslenmelerine dikkat edilerek yağlanmaları önlenmelidir. Tüm uçucu kuşlarda olduğu gibi bu ırktada yemin sınırlı tutulması gereklidir. Yağlanma iyi uçan ve dönen kuşlarda dahi dalış ve dönüş kalitesini olumsuz yönde etkiler. Önerim kuşlar aç olduklarında bir öğünde yiyebilecekleri yem miktarinin sabah 1/3'ünü ve akşam 2/3'ünü olmak üzere iki öğünde verilmesidir. Uçan kuşlara ağırlıklı olarak buğday verilebilir. Buğdayla birlikte çok az miktarda kaliteli damızlık yemide verilmelidir. Kuşun kümese bağlanması yani çevreyi tanıma turları bittikten sonra dalış ve dönüş alıştırmasına geçilebilir. Bu amaçla alıştırılacak kuş tecrübeli bir kuşla uçurulmalıdır. Kuşlar yeterli yüksekliğe ulaştıklarında ve ikisininde posizyonlarının inecekleri yere aşağı yukarı 45 derece olduğunda (rüzgar altında), önce her hangi bir işaretle (ıslık, düdük, mendil sallama, el sallama vb.) dikkatlerinin yere çekilmesi gerekir. Bu işaret bir süre sonra kuş için "dalışa hazır ol" anlamı kazanır. Akabinde derhal kuş güsterilerek tecrübeli olan kuşun dalışa geçmesi sağlanmalıdır. Çok geçmeden tecrübesiz olan da onu takip edecektir. Eğer aynı anda ikiden fazla kus uçurulursa, her ne kadar toplu uçan kuslar olmalarına rağmen hepsinin aynı anda pozisyon almalarının sağlanması güçleşir. Ama havada nerede olurlarsa olsunlar aşağıdaki kuşa (pırıltı) reaksiyon göstereceklerinden istenen dalış ve dönüş sonucu alınamaz. Bazı yetiştiriciler bir kerede bir kuş uçurmaktadırlar. Bu yöntemin avantajı kuşun kontrolünün çok kolay olmasıdır. Ancak dezavantajıda yalnız başına uçan kuşun yeterli yüksekliğe çıkamamasıdır.
Alıştırmada pozisyon aldıktan sonra inecekleri yere yani kuş gösterilecek yere mutlaka bakmaları sağlanmalıdır. Zira dalış ve dönüş kalitesi bu durumdan önemli derecede etkilenmektedir. Dönekler uçarken onları iyi izleyebilecek ve onlarında bizi iyi görebilecekleri bir yerde durulmalıdır. Kuşlar uçarken onların bizi göremiyecekleri bir yerde durmamız, daha sonra ortaya çıkıp pozisyon almalarını beklemek boşunadır. Zira pozisyon al işareti kendimiz oluruz ve kuşlar bizi görür görmez dalış için beklemeye ve hatta dalışa geçerler. Bu nedenle daima görünecek bir yerde bulunulmalı ve "dalış için hazır ol" işareti verilmelidir.
Dr. Türker Savaş