Güvercin ve Güvercinci

15 Ocak 2010 Cuma

Dolapçı Güvercin


Yıllar boyunca kurulan birçok Güvercin Dernekleri değişik güvercin ırklarını besleyen güvercin severleri bir araya getirmektedir. Bu tür kulüpler üyelik sistemleri ile ortak bilgi paylaşımı ortamı oluşturmaktadır.
Evcil güvercinlerin tüm çeşitleri kapsayan dernekler dışında zaman zaman bazı ırklar üzerine yoğunlaşmış derneklerimizin olduğu da bilinmektedir.Ancak tümünün ortak noktası bizim en sevdiğimiz tüylü arkadaşlarımızın mutluluğu ve iyi koşullarda bakımıdır.

Dolapçı Güvercin Irkı TANIM ve TARİHÇE

Ülkemizin nadide ve safkan güvercinlerinden Dolapçı ırkımız ismini uzun süreler dolaşarak uçmasından ve dönüş performansını kendi ekseni etrafında dolanarak sergilemesinden almıştır. Dolapçının dönüş oyununa yetiştiriciler arasında "dolap" denir. Anlatılmak istenen yine dolanma hareketidir. Ülkemizde Dolapçı'ya benzer güvercin isimlendirmelerini Dolavcı (Nazilli, Ödemiş, Kiraz, Tire), Dolapçıl - Dolapçın (Bandırma, Mustafakemalpaşa, Gönen) olarak bilmekteyiz. Bu benzerliklerin temelinde Dolapçı Üstadları tarafından dile getirilen geçmişte yapılmış iller arası güvercin alışverişlerinin olduğu düşünülmektedir. Dolapçı ırk adı hakkında verilen diğer bilgilere ulaşmak için Ek-1 ve Ek-2'yi inceleyiniz.

Dolapçı ırk adı yöresel olarak "Oynak", "Oyunlu" ve "Fırtıkçı" olarak çeşitlendirilmektedir. Uzun süre uçtuktan sonra dolap göstererek alçalan ve tekrar tekrar yükselenleri "Oynak", kısa süre uçtuktan sonra hemen dolap gösterenleri "Oyunlu", kırık (pırıltı) gösterildiğinde yükseklerden açık kanat hızlı ve seri tarzda dalanları "Fırtıkçı" olarak adlandırılırlar. Her üç dolap tarzınında yetiştiricisi bulunmaktadır. Üç dolap tarzı ise içinde yine üç ana oyun sitiline sahiptir. Bunlar burunüstü, göğüsüstü ve karşıya dolap (yere paralel) olarak belirginleşir. Kendi içlerinde güvercine özgü olarak farklılıklar gösterebilirler.

Dolapçı ırkı ağırlıklı olarak Burdur, Denizli ve Isparta illerimizde yetiştirilirler. Bu üç ilimiz birbirlerine coğrafi bakımdan çok yakın olup yetiştiriciler arası irtibatları daima canlıdır. Dolapçı söz konusu olduğunda yöresel bazı farklılıklar olsa da sağlamlık (sadakat), oyunda denge, uçkunluk, performans anormalliklerini beğenmeme ve diğer temel kavramlar ortaktır.
Ana Sayfa
Ana Sayfa
.
Yaşayan en eski Dolapçı Üstadları'nın bizzat anlatımlarında ırkın bilinen tarihi net olarak 1880 yılına kadar dayanır. Bu tarihten daha eski olan geçmişine ait söylemler ise şifahidir. Dilden dile dolaşarak anlatılsa da kaynağı belirsiz olduğundan ve yazılı bir belge henüz bulunmadığı için muğlak hükmündedirler. Bu sebeple tarihçe sayfamızda muğlak ifadelere ve anlatımlara kısmen yer verilmiştir. Kosova bölgesinde yetiştirilen dönücü güvercinlerin yüzyıllar önce Anadolu'dan Türkler tarafından getirildiği bilinmektedir. Halen Türkler tarafından yetiştirilmektedirler (Ek-3) ve kullanılan terimler Türkçe'dir. Bu bilgiler oradaki klüpler ve yayın organları tarafından da kayıt altına alınmıştır. Bu kaynaklardan alınan bilgilerle Kosova bölgesinde yetiştirilen güvercinlerin Dolapçı yetiştirilen bölgelerden köken aldığı sonucunu çıkarmak olasıdır. Dolapçı yetiştirilen bölgelerle Kosova bölgesinde yetiştirilen güvercinlerin pek çok yönüyle birebir benziyor olmaları (Ek-4) olasılığı kuvvetlendiren en önemli sebeptir.

Kosova'da yetiştirilen güvercinlerin Dolapçı yetiştirilen bölgelerden köken aldığı olasılığının yanına Kosova bölgesindeki güvercinlerin zamanla Anadolu'ya tekrar dönmüş oldukları bilgisini eklemek mümkündür. 1862 yılında çıkan Hersek isyanının Karadağ savaşına dönüşmesi ve balkanlarda Osmanlı Devleti aleyhine artan gelişmeler sonucunda bölgedeki bazı Türk ailelerinin daha güneyde ve o yıllarda sakin olan Selanik, Kavala, Grevena, Midilli, Sakız dolaylarına yerleşmiş olmaları ve yanlarında güvercinlerini de taşımaları sonucunda Kosova güvercinlerinin bölgede yaygınlaşmış olduğu dile getirilen sözlü ifadelerdendir. Bu güvercinler 50 yıl sonra çıkacak Balkan Harbi (1912) karışıklıkları esnasında ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra (1920) yapılacak mübadele anlaşmasıyla kısmen tekrar Anadolu'ya özellikle İzmir'e yüzyıllar sonra dönüş yapmışlardır. Dönüş yapan güvercinler genel olarak "Selanik" adıyla tanınırlar. Çoğunlukla Dolapçı renklerinde ve bazı farklarıyla birlikte performansça yakın oldukları bilinmektedir. Yetiştirildikleri bölgelerde beğenilere, beslenme rejimlerine ve iklime dayalı seleksiyona uğrayarak çeşitlenmiş olmaları muhtemeldir. Ayrıca farklı ırklarla melezlendiklerine dair delillerde gözardı edilmemelidir.

Son yüzyıl içinde Dolapçıların Anadolu'da iller arası geçişleri net olarak bilinmekle beraber Anadolu dışına çıkışları hakkında da bazı bilgiler mevcuttur. Bunlardan ilki Büyük Taaruz sırasında Denizli'nin ilçelerinden savaşmadan geri çekilen Yunan askerlerinin yanlarında bazı nadir bitkileri ve Dolapçıları götürdükleri bilgisidir. İkincisi ise yine Denizli'nin İstiklal semtinde ve Honaz ilçesinde yerleşik Rumların mübadele gereği Yunanistan'a giderken yetiştirdikleri Dolapçılarını da yanlarında götürdükleri bilgisidir. Bugün Yunanistan'da Dolapçı ırkı varsa buraya kadar saydığımız kaynaklardan yani Kosova ve Anadolu kaynaklarından beslenmiş olmaları mümkündür.

Dolapçı ırkı yeterince tanınmayan dalıcı ve dönücü performans ırklarımızdandır. Türkiye�nin batı ucu ve Ege Bölgesinin en büyük ili İzmir�den başlayarak bölgenin sonu olan Isparta�ya kadar uzanan coğrafi çizgide 8 ayrı dalıcı-dönücü performans ırkı yer alır. Bunlardan bazıları tüm Türkiye�de ve dünyada tanınırken bazılarını ise yalnızca yetiştirildikleri yörelerde tanırlar. Bu ırklar nüfus yoğunluklarına bağlı olarak İzmir-Denizli çevresinde Dönek, Manisa-Balıkesir çevresinde Kelebek, Tire�de Tire Kelebeği, Ödemiş�de Ödemiş Yerlisi, Aydın�da Aydın Yerlisi, Denizli-Burdur-Isparta'da Dolapçı, Burdur- Isparta�da Bıyıklı ve Benli olarak sayılabilir.

Bilindiği gibi Dönekler ve Kelebekler dünyada Türkçe isimleriyle tanınırken Dolapçılar kendilerinden türetilen Phiristin Roller ve/veya Kosova Dönek ismiyle tanınırlar.
Türkiye�nin başkenti Ankara�nın kuzeyinden güneyine dik bir çizgi çizilirse sağ tarafta (doğuda) kalan coğrafyada çoğunlukla taklacılar, filo uçucuları, dalıcılar ve çember dövücüler yer alırken batıda kalan coğrafyada dalıcı-dönücüler, makaracılar ve kısa yüzlü ırklar mevcuttur. Konumuz olan Dolapçılar batıdan doğuya (çizgiye doğru) son olarak Isparta�da yetiştirilirler. Sonrasında komşu iller Antalya ve Konya�dan itibaren taklacılar boy göstermeye başlar ve ülke boyunca devam eder.
Dolapçı ırkının ideal performans gösterenleri �oynak� veya �oyunlu� adıyla anılırken geniş helezonlarla alçalanlarına �fırtıkçı� adı verilmekte. Bilindiği üzere Dolapçılar döneklerden farklı olarak kanatlar açık burun üstüne seri bir şekilde dönerek dalarlar. Yükseklik oyun üzerinde etkilidir. Irkın nereden köken aldığı sorusuna aşağıda ilgili bölümlerde cevap verilmek istenmiştir. Dolapçılar hakkında bugüne kadar verilen bilgilere �Dolapçı� ve �Türkiye Güvercin Yetiştiricileri Birliği� sitelerinden ulaşabilirsiniz. Dolapçı ırk adının nereden geldiği konusu ise bir bilinmeyen. Tek açıklama Denizli�li bir yetiştiriciden geliyor. Anlatmaya başlamadan önce anlatacaklarının tamamen kendi tahminleri ve benzetmeleri olduğunu belirtiyor:
Denizli�nin tarihi kadar eski bir zanaat dalı olan deri işlemeciliğinin yapıldığı Tabakhane adasını gezdiğinizde işyerlerinde derileri kimyasal ilaçlarla pişirmek için kullanılan tarihi dolapları görürsünüz. Bunlar dev fıçılara benzerler ve ahşaptırlar. Bir başı yukarıya diğer başı yaklaşık 45 derece açıyla aşağıya bakacak şekilde döner dururlar. Uzun süren bu dönüş sonunda deriler istenilen kıvama getirilir. Tabakhanede bulunan yetiştirici arkadaşlarımı ziyarete gittiğimde dolapları seyrederken hep bu benzetmeyi yapmış ve Dolapçıların isimlerinin buradan gelmiş olabileceğini düşünmüşümdür. Ayrıca Tabakhane esnafının içinden çıkmış çok sayıda babadan oğula yetiştiriciyi tanıyor olmakta bu düşüncemi pekiştirmiştir.
Gezilerimiz ve araştırmalarımız sırasında Dolapçılarda alışık olmadığımız bazı biçimsel farklılıkları ve dönüş sitillerini tespit ettik. Muhtemelen beğenilere göre seleksiyona uğramışlardı. İllere göre nadiren değişebilen bu farklılıkları başlıklar haline ayırarak anlatmayı uygun gördük. İl bazında olan genel izlenimlerimiz il başlıkları altında yer alırken üç ilimizden üçer yetiştiriciyi, Dolapçılarını ve tavsiyelerini kendilerine ait sayfalarda bulacaksınız.
Nüfusu 60.000 olan ilimizde yetiştiriciler çoğunlukla şehir merkezinin doğusunda eski mahallelerde yer alırlar. Asıl yerli ırklarının Bıyıklı ve Benli olduğunu söyleyen Burdur�lu yetiştiriciler Dolapçıları Denizli ve Aydın�dan uzun yıllar önce temin ettiklerini söylüyorlar. Renklere ve kuşlarının biçimsel özelliklerine hiç önem vermeyen Burdur�lular �illede oyun� demelerinin karşılığını almışa benziyorlar. Bölgede varlığını duyduğumuz 12 kuyruklu ve kuyruküstü yağ bezesine sahip ince yapılı Dolapçı soyları halen Burdur�da gökyüzünü şenlendirmeye devam ediyorlar. Oyunları ve sadakatları beğenilen fakat normal Dolapçılarla eş edilmeyen bu damarın muhafaza ediliyor olması son derece sevindirici. Ayrıca iri yapılı, genellikle parlak düz siyah renkli başka bir soy daha göze çarpanlardan. �Çatal Kuyruk� olarak adlandırılan kuyrukları tam ortadan ayrık görünen bu aileye mensup kuşlar başlarını hafifçe yatırarak kanatları tam açık burun üzeri pozisyonda dönüşe geçiyorlar. Çok hızlı olmayan fakat uzun metrajlı ve izlenebilir biçimde marifetlerini tamamlamaları seyredilmeye değer. Oyuna giriş ve çıkışları dengeli. Soya ait bazı bireyleri yanar-döner siyah renklerinin çok çarpıcı olmasından dolayı �Lacivert� rengiyle isimlendiriyorlar. Lacivertlerde akdidak (beyaz gaga) dikkat çeken bir özellik. Genel olarak bakıldığında yaygınlaşmakta olan Döneklere ve diğer dönücü ırklara ilginin ve melezlemenin Dolapçı ırkı adına tehlike oluşturacağı söylenebilir.
Merkez nüfusu 400.000 olan Denizli�de yetiştiriciler şehrin her semtine dağılmış durumdadırlar. Dolapçılardan başka farklı ırklarıda tanıyor olmaları şehirde bulunan güvercin dokusunu zenginleştiriyor. Yetiştiriciler kendilerine has bazı yöntemleriyle dikkat çekiyorlar. Kanat baş telekleriyle yaş tespiti ve güvercinin uçuş sonrası inişi esnasında zekasıyla ilgili verdikleri notlar genellikle doğru çıkan ilginç tespitlerden. Zengin bir güvercin lügatına sahip olmaları bir başka özellik. Dolapçı ırkının hemen her rengini görebileceğiniz kadar oyun zenginliğini her salmada göremiyorsunuz. Son yıllarda Urfa güvercin savaşlarına benzer hava kapışmaları sonrasında kaybedenlerin alaya alınmasının Denizli�de Dolapçı ırkında oyunculuğun ikinci planda kalarak gerilemesinin ilk sebebi olduğu söyleniyor. Dolapçıları havada toplayıcı olan Azman, Bango, Baska gibi kısayüzlü ırklarla uçurmaları performansı bozan başka bir unsur olabilir. Tüm bunlara rağmen tecrübeli yetiştiricilerden küçük bir grup Dolapçıları konusunda hala çok hassas davranıyorlar. Farklı renklerde üstün performanslı Dolapçı aileleri gelecek adına ümit veriyorlar. Son 15 yıldan bu yana beyaz ve beyazlı renk varyasyonlarına kayan yetiştiriciler ırkın ildeki geçmişinin yüzyıllar öncesine dayandığında hemfikir. Yaşlı yetiştiriciler Dolapçı ırkının büyükleri zamanında var olduğunu söylüyorlar. Ortalama Kırk yaşın üzerindeki yetiştiriciler iller arası güvercin geçişleri hakkında ayrıntılı bilgiler vermekteler. İzmir, Aydın, Balıkesir, Bursa, Muğla, Isparta ve Burdur�a çok sayıda Dolapçı transferi yapıldığını biliyorlar. Yetiştirici ilgisinin özellikle son 30 yılda Dönek ırkına yönelmesi Dolapçıların aleyhine olmuş. Genel olarak bakıldığında Denizli Dolapçıları renk ve akıl üstünlüğü kadar performans üstünlüğüne de ihtiyaç duyuyorlar.
130.000 nüfuslu Isparta ilimizde de güvercin yetiştiriciliği oldukça yaygın. Dolapçılar baş ırk olarak salmalarda boy gösteriyorlar. Yetiştiriciler ilk olarak performans, sonrasında akıl ve renge önem veriyorlar. Ancak şehir içinde başta yırtıcı kuşlar sebebiyle havada yeterince güvercin görülemiyor. Performans izleme isteğinizi Isparta şehir merkezinin kuzeyinde yer alan köyler ve kasabalar serisinde giderebiliyorsunuz. Isparta�ya 10 km. uzaklıkta başlayan ve yüzlerce yetiştiriciyi içinde bulunduran bu yerleşim merkezleri sırasıyla B.Hacılar, K.Hacılar, Aliköy, Kuleönü, Bayat, İslamköy, Atabey ve Gönen olarak sayılabilir. Burdur�da olduğu üzere düz ve çil renkler salmalara hakim. Yetiştiriciler Dolapçıları uzun yıllar önce İzmir, Denizli ve Burdur�dan temin ettiklerini söylüyorlar. Rastladığımız bazı Dolapçı aileleri sergiledikleri oyunlarıyla bizi şaşırttılar. Tıpkı Döneklerdeki gibi başlarını saklayarak göğüsleri üzerine oyunlarını sergiliyorlar. Döneklerden farklı olarak dönüşten önce kanat sıkmıyorlar ve dönüş sırasında kanatları kapalı geliyorlar. Bu durum bir zamanlar var oldukları söylenen �Kaplan Dönek - Selanik� ırkından kalıntılar olabilir veya kuşlar seleksiyonla şimdiki performanslarını kazanmış olabilirler. Bunlardan başka çok sayıda ideal performanslı Dolapçı izledik. Ne yaptığını çok iyi bilircesine dengeli bir pozisyonda oyuna giren �külah� tabir edilen klasik burunüstü oyunu bitirirken yine dengeli bir pozisyonda çıkış yapan Dolapçılar mükemmeller. Bazıları pırıltı görmeleriyle oyunlarını sergilerken bazıları kendiliklerinden oyuna giriyorlar. Genel olarak bakıldığında sadakat özellikleri zayıflamış olduğu anlaşılan aileler görüldüğünden diğer dönücülerle melezlemekten ve akrabalıkla gen kutuplaşması ihtimalinden uzak durulması gerektiği söylenebilir.
Türkiye�nin güney-batısında 200 km.lik hat boyunca tanınan ve beğeniyle yetiştirilen dalıcı-dönücü bir performans ırkı olan Dolapçılar dar coğrafya içinde sergiledikleri zenginliklerle tüm beğeni gruplarına hitap edebilecek durumdalar. Yörelere göre seleksiyona uğratılmış olmaları ırkın geleceği açısından önce dezavantaj gibi algılansa da aslında çok büyük bir avantaj ve zenginlik.

Kökeni hakkında yapılan araştırmalar sonucunda Denizli�den İzmir, Aydın, Muğla, Balıkesir, Bursa, Isparta ve Burdur�a son 65-70 yıl içerisinde çeşitli yollarla çıkışları tespit edildi. Isparta, Burdur ve Muğla�da halen yetiştirilmelerine rağmen diğer illerimizde varlıklarına rastlanılmadı. Aydın�da ismen bilinen bazı eski yetiştiricilerin bugün hayatta olmadıkları tespit edildi. İzmir�de çok nadir olarak görüldükleri ihbarı ise şimdilik doğrulanamadı.

Isparta ve Burdur�da Dolapçılar için kullanılan renk tanımlarının Bıyıklı ve Benli ırklarının renk tanımlarıyla bağlantılı oldukları anlaşıldı. Kullanılan tanımlar Bıyıklı ve Benli ırklarına yakın sayılan Aydın Yerlisi ırkı için Aydın�da da kullanılmaktadır. Denizli�de kullanılan renk tanımları ise Yugoslavya�da halen Kosova Dönek ve Phiristin Roller için Türkçe olarak kullanılmaktadır. (Örn: Altınbaş, Kurum, Enseli, Sazlı, Zeytini, Çil vb.)

Isparta ve Burdur�lu yetiştiriciler baş ırk olarak yetiştirdikleri Dolapçılardan ve sonra Bıyıklı ile Benli ırklarından başka diğer ırkları yakından tanımamışlar. Bu durum şüphesiz Dolapçıların lehinedir. Ancak gözlemlerimiz sonucunda adı geçen illerimizde başta Dönek ve Kelebek olmak üzere diğer ırklara da ilginin başladığını tespit ettik. Renklerde çok seçici olarak başlamış bulunan bu ilginin zaman içinde bir dejenerasyona dönüşme şüphesi kaygı vericidir. İlk önlem olarak Dolapçı ırkının geliştirilmesi adına güzellik ve performans yarışmalarının arttırılarak yapılması gerekmektedir.





DOLAPÇI GÜVERCİNLER PERFORMANS YARIŞMASI

1- Dolapçı güvercin yarışması üç aşamalıdır. İlk aşaması performans, ikinci aşaması gelicilik (yuva sadakati), üçüncü aşaması ırk güzelliği üzerinedir.

2- Performans aşamasında toplam 60 ve üzeri puan toplayan güvercinler şehir içinde yaklaşık 1 km şehir dışında 1,5 km mesafeye gelicilikleri test edilmek üzere gönderilirler. Bu iki aşamayı da başarıyla tamamlayan güvercinlerden en yüksek puanı alanlar sıralamaya girerler. Performans ve gelicilik etabının 1, 2 ve 3.leri böylece belirlenmiş olur. Kupa ve belgeleri verilir.

3- Performans etabında dereceye giren ilk 15 güvercinin form özellikleri değerlendirilerek vasıflı olanları sıralamaya girerler. Böylece performans sahibi güvercinlerden ırk güzelliği 1, 2 ve 3.leri belirlenmiş olur. Kupa ve belgeleri verilir.

4- Performans 1.si ve Irk Güzelliği 1.si eğer aynı güvercin ise aldığı diğer kupa ve belgelere ilaveten "Süper Kupa" verilir. Aksi taktirde süper kupa sonraki yıla devreder.

5- Dolapçı güvercin yarışmasıya katılacak güvercinde şekil, renk ve diğer dış özellikler katılım şartları içinde yer almaz.

6- Dolapçı güvercin yarışması komitesi 3 hakem ve 1 gözlemciden oluşur. Dolapçı güvercin yarışmasıcı isterse alanda en fazla 1 misafir bulundurabilir.

7- Hakemler ve gözlemciler Dolapçı güvercin yarışmasıcı olamazlar.

8- Dolapçı güvercin yarışmasıcı en fazla 3 güvercinle Dolapçı güvercin yarışmasıya katılma hakkına sahiptir.

9- Bir güvercinin 3 hava hakkı vardır. Haklarının toplamını 2 saat içinde kullanır. (Gelicilik süreye dahil değildir) Hava şartları ve yırtıcı saldırısı gibi dış etkenler sebebiyle komite tarafından ilave hak verilebilir.

10- Dolapçı güvercin yarışmasıcı ister tek ister grup uçuculuğu yaptırabilir. (Ancak olabilecek hataları göstereceği için grup uçuculuğuna artı puan verilmektedir) Grup içindeki güvercin sayısını Dolapçı güvercin yarışmasıcı belirler.

11- Grup uçuculuğu seçilmişse Dolapçı güvercin yarışmasıcı güvercinin gruptaki diğer güvercinlerden renk farkının olması istenir.

12- Grup uçuculuğunda refakatçilerin farklı ırklardan olmasının sakıncası yoktur.

13- Dolapçı güvercin yarışmasıcı güvercinini istediği usulle uçurup istediği usulle indirebilir. Kırıklama (pırıltı) yöntemi Dolapçı güvercin yarışmasıcı tarafından serbestçe uygulanır.

14- Toplam 60 ve üzeri puan alan güvercin komite tarafından işaretlenir ve fotoğrafları çekilerek Dolapçı güvercin yarışmasıcının tayin edeceği istikametten gelicilik testine gönderilir. Gelicilikte güvercinin geri döndüğünün havada gözlenmesi yeterlidir. Geri dönüş süresi önemli değildir. Gün içinde geri dönmeyen güvercin Yedek Gözlemci tarafından gün batımına kadar beklenir.

15- Dolapçı güvercin yarışmasıcı mazaret göstererek 1 hafta önceden Dolapçı güvercin yarışması gününün değiştirilmesini talep edebilir.

16- Dolapçı güvercin yarışması hava tahmin raporlarına dayanılarak komite tarafından ileri bir tarihe tehir edilebilir.

17- Üç hakemin verdiği puanların toplamı 3'e bölünerek ortak puan hesaplanır. Performans ve gelicilik aşamalarını tamamlayarak sıralamaya girmeye hak kazanmış güvercinin aldığı puan Dolapçı güvercin yarışmasıcıya bildirilmez. Hakemler tarafından tüm uçuşlar tamamlanıncaya kadar saklanır. Sonuçlar Ödül Töreni'nde açıklanır.

18- Dolapçı güvercin yarışması 2007 yılı için Denizli ili ile sınırlıdır. İlerleyen dönemde Dolapçı güvercin yarışmasının talepler doğrultusunda geliştirilmesi ve genişletilmesi amaçlanmıştır.

Dolapçı Güvercin Hakkında Tavsiyeler
- Dolapçıları performansını izlemeden almayınız. Özellikle kuşpazarları ve mezatlardan satın alınacak kuşlar yeni başlayacaklar için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Dolapçı adıyla satılan vasıfsız kuşlar yeni başlayanların beklentilerini boşa çıkararak hevesini kırabilir.

- Sahip olmayı düşündüğünüz kuşların hava performanslarını farklı tarihlerde en azından birkaç defa yerinde izleyiniz. Anormal performansları varsa tespit etme şansınız artacaktır.

- İzleme işlemini mümkünse komşu salmaların güvercinleri havada iken yaptırınız.

- Satın almayı düşündüğünüz kuşların küçük bir grup halinde veya eşleriyle uçurulmasını isteyiniz. Böylece sahip olmayı düşündüğünüz kuşlarda istenmeyen özellikler varsa ortaya çıkma olasılığı artar.

- İzlediğiniz kuşların birkaç dakika veya birkaç turla uçurulmasına razı olmayınız. Kuşun uzun süreler havada kalmasıyla olumlu olumsuz tüm yönlerini birlikte görme şansınız artacaktır.

- Çok sayıda Dolapçı ile başlamaktansa uzun yıllar belli kanları takip eden yetiştiricilerden başlangıç için 3 çift Dolapçı ile yola çıkmak daha uygundur. Bu sayede çıkan yavruların birbirleri ile, yetişkinlerin de birbirleri ile çaprazlanması sonucu kan boğulması en azından 3-4 yıl için tehlike arzetmeyecektir. Bu sürenin sonunda en azından 1 veya 2 tane erkek yeni kan olarak sokulabilir. (Dişileri sabit tutmak tercih edilir)

- Kuşların hava performansı önemli olmakla beraber fiziki görünümlerindeki anormalliklere dikkat edilmesi de yerinde olur. Yılan kafa yerine tok kafalı, normalden iri ve kısa gaga yapısı, kanat yapısındaki anormallikler vs...

- Yeni sahip olduğunuz Dolapçıları üç haftalık karantina sürecine alınız. Karantina süresince karanlık bir ortamı kullanmanız kuşlarınızın eski salmalarını unutmasına yardımcı olacaktır.

- Yavru Dolapçıları ve makul süre uçmaları kısıtlanmış acemileri en az bir hafta süre ile salma dışında kendi hallerine bırakınız, uçmaları için kovalayarak acele etmeyiniz.

- Uçuma alınmış ancak kızmalığa girmiş yavruları yaklaşık bir ay süre ile uçurmamanız yerinde olur.

- Erken dönemde oyuna giren yavruların dinlendirilmesinde ve yetişkinlik dönemine kadar uçurulmamasında yarar vardır.

- Dolapçı'nın asıl rengini, vücut yapısını ve oyununu bulması genellikle bir yaşından önce olmaz. Bu sebeple sabırlı olunuz.

- Kuşlarınızı daha da uzun dönüşler izlemek için başka ırklarla kırmayınız. Dolapçıları kendi içinde takip ederek daha uzun dönüşler bulmak mümkündür.

- Dönüş yönüyle üstün Dolapçılar ortalama dönenlerle eş edilirse elde edilen yavrular genellikle daha verimli olurlar.

- Yavru Dolapçıların çabuk yükseklik kazanıp kaybolma riski bulunduğundan; düz uçan refakatçi güvercinlerle birlikte uçurulmaları yeni başlayanlara yararlı olacaktır. Bu uygulama yavru yeni yerini öğrendikten sonra ergen Dolapçılardan oluşan 3-4 güvercinli gruplarla devam ettirilmelidir. Aksi halde oyun performansında gerileme söz konusu olabilir.

- Yavru veya yumurtadan kaldırılarak uçurulacak Dolapçıların azanlama (ürkerek şuursuzlaşma) riski bulunduğundan; kümesten elle çıkarıp hızlıca havaya fırlatılması sakıncalı olabilir.

- Günlük uçuşları disiplin içinde sürdürünüz. Oyun ve sadakat gelişecektir.

- Dolapçı temin ederken ve sonrasında yetiştirirken kişiliğine güvendiğiniz insanların desteğini isteyiniz. Zira Isparta - Burdur illerinde Oynak, Selanik, Topka, Kosovalı gibi ırklar da yetiştirilmektedir.


Dolapçı Güvercin Yetiştiricileri
http://www.dolapci.com/ 'sitesinden alınmıştır.

DOLAPÇILAR

Merhaba ben Ercan Saygılı. Bursa�lı bir Dolapçı yetiştiricisi adayıyım. Adayıyım diyorum çünkü ben de Türkiye�deki birçok yetiştirici gibi bu güvercinleri yeni yeni tanıyorum. Benim ilk şansım bu kuşlardan edinebilmiş olmamdır.

Bu harika ırk ile ilk tanışmam 2001 yılına tekabül eder. O zamanlarda yayın yapmaya başlayan Denizli Güvercinlerinin tanıtıldığı internet sayfasında ilk olarak özelliklerini tanıdım fakat resimlerini ilk olarak gördüm diyemem. Daha önceki yıllarda kuş pazarlarında bu kuşlardan görmüştüm. Bu kuşlar kuş cambazları tarafından yetiştirildikleri bazı illerden toplanan vasat kuşların piyasa sürülmesi ile ticari amaç güden bir hareketten başka bir şey değildi. Ama ilk etapta götürüldükleri yerlerde Isparta, Burdur ve Denizli Kelebeği, Döneği, Selaniği olarak satılmaları bu kuşu tanımayan illerdeki yetiştiricileri yanıltmış ve bu kuşlar hakkında yanlış düşündürmüştür. Benim de yetiştiricileri tanıdıkça kulaktan dolma yanlış bilgilerle donatıldığımızı fark etmem uzun sürmedi. Yeni yetişen güvercin yetiştiricisi gençlerin internet dünyasına yakınlığı bu kuşları merak etmeleri ile yetiştirildikleri yörelere yaptıkları gezilerde edindikleri bilgi ve tecrübeleri anlatmaları, basın yayın dünyasında Denizli Güvercin Evi Derneği�nin katkıları ve ellerinden geldiğince de bu kuşları tanıtmak için Türkiye�nin dört bir yanına bedelsiz olarak dağıtmaları bu ırk hakkındaki genel kanıları doğru verilere yönlendirmiştir.

Ben de bu Anadolu kökenli performans ırkımızın özelliklerini öğrendikçe bu kuşlara sahip çıkılması gerektiğini düşünüp Denizli�li yetiştiricilerden yardım istedim ve kendileri sağ olsunlar 2006 Mart ayı başlarında 2 partide bir kümes dolacak kadar Dolapçı�yı temin edip bana yolladılar. Kuşları gönderen Denizli Güvercin Evi Derneği yöneticilerine buradan da teşekkürü bir borç bilirim. İlk dönemlerde kuşları tanıyamama, karakteristik özelliklerini anlayamadığımızdan bazı yavru kayıplarım oldu. Fakat bu kuşları takip edip tanıdıkça ne kadar asil bir ırk olduğuna karar verdim.

İlk olarak kümes içindeki davranışlarını ele aldığımızda eşlerine, yuvalarına özellikle ve özellikle yavruya çok sadık olduklarını söyleyebilirim. Eşleşmeye çok müsait olup, diğer ırklara göre kızgın karakterli bu kuşlar çok çabuk ürüyorlar. Genel olarak dışarıda olduğu gibi kümes içerisinde de çok hareketli neşeli bir yapıya sahipler.
Daha yerdeki hareketlerini gözlemlediğimde oldukça ürkek bir yapıya sahip gözüküyorlar hepsi huysuz taylar gibi tedirgin hareketler sergiliyor, çok dikkatli etrafı seyrediyor oldukça hızlı hareket ediyorlar. Yavrular uçma hareketlerini çok seri yapıyorlar ve yetişkinler de sürekli bir telaş hali sürekli kümese girip çıkıyorlar. Hep hareket halindeler yani yer hareketlerini izlerken bile hiç sıkılmıyorsunuz. Bu hareketlilik halinde bile eğitim sopasını elinize aldığınızda bir çırpıda hepsini kümese sokabilirsiniz o kadar da eğitime müsait bir ırk.

Havaya saldığınızda yerdeki hareketlilik ve ürkeklik halinin havada da devam ettiğini görebilirsiniz. Oldukça sert kanat alan bu kuşlar havada Bursa oynar kuşunun aldığı gibi dirsekten güç alıp göğsünü ileri iterek kanat alıyor diyebilirim. Yavrular kızma dönemine gelene kadar evden oldukça açıkta uçuyorlar. Gözden kayboluyorlar diyebilirim sonra hava da buluşup tekrar eve yaklaşıyorlar, kümes pırıltısı ile hepsini yere alabiliyorum. Eş tutana kadar kızma yavrular bu şekilde uçmaya devam ediyorlar ve zaman içinde havada boşa dönüşlerini buluyorlar. Eş aldıktan sonra uçuşları daha düzenli ve dengeli hale gelen bu kuşlar artık tamamen akrobat olmaya başlıyorlar ve esas dönüşlerini buluyorlar. Çok neşeli olan bu ırk kanat hâkimiyeti de çok iyi olduğundan rüzgârlı havaları çok seviyor ve çok daha güzel uçuşlar yapabiliyorlar. Yükseklerde boşa olan dönüşlerini birbirlerinin üzerine yaparlarken kümese yaklaştıklarında daha sıkı helezonlar yaparak çok daha gösterişli dönüşler yapıyorlar.

Akıl olarak çok üstün olan bu kuşlar metropol kentlerde dönücü ırklara gönül vermiş herkesin rahatlıkla yetiştirebileceği bir ırk şu zamana kadar bu kuşlar üzerindeki kısa yetiştiricilik zamanımda başıma gelen bir hadiseyi sizlerle paylaşmak isterim. 2006 yaz sezonu sonunda bir Dolapçı yavrum yeme düşmüştü. Kümes kapısını açtığımda gördüm ki dışarı çıkmıyorlar içeri girip yavruları elime aldım kapının önüne bıraktım, bırakır bırakmaz biri geri döndü diğeri yan kümese girdi, yan tarafa geçtim tekrar aldım dışarı saldım havaya fırladı ve sokağa düştü oradan hemen kalktı çatıya geldi kümesi arka tarafından görüyor ama bir türlü gelmiyordu. Hava karardı ve yavru gelmedi. Sabah erkenden çıktım evin üstüne bir defa evin üstünden geçti ve diğer mahalleye geçti tutakçıların oldukça fazla olduğu bir bölge kesinlikle gelemez dediğim bu yeni yeme düşmüş yavru 2 saat sonra oradan çıktı kümesin üstünden bir defa geçti bir tur daha attı havadan direkt olarak kümesten içeri girdi. Bu olaydan sonra bu kuşlara olan hayranlığım bir kat daha artmış oldu.

Renk kartelâsı olarak herhangi bir ayrım yapamayacağım ama hemen her rengi olan bu kuşların kırmızıları, gümüşleri ve basralı gökleri benim favori renklerim.

Dönücü performans ırklarına gönül veren herkesi kesinlikle tatmin edebilecek bu nadide Anadolu ırkımızı koruyup ıslah çalışmalarımızı kostüme göre değil hava performansına göre yapmalıyız ki gelecek nesillere çok iyi bir ırk teslim edelim.

RÜZGARDA RAKS

Selam Dostlar�

Bu yazıda üstlendiğim güzel bir görevi icra etmeye çalışacağım. Umarım başarılıda olurum. Dolapçıları anlatmak, açıkçası oldukça zor bir mesele. Bu işin neresi zor? denilecek olunursa, bu kadar güzel ve bir o kadarda tanınmayan, özellikleri bilinmeyen bir ırkı anlatmak çokta kolay olmasa gerek diyeceğim. Fazla uzatmadan anlatmaya çalışacağımız konuların ana başlıklarına değinelim.

Efendim neresinden başlasam bilemiyorum. Yazının başında daha önce ilk gözlemlerime göre güvercin dergisinde yazdığım yazıyı sizlere sunup daha sonrasındada, bu ırkı yetiştirmeye başladıktan sonraki gözlemlerimi, deneyimlerimi aktarmaya çalışacağım. Ben çok teknik yazı yazmayı sevmiyorum. Bu sebeptendirki sohbet havasındaki anlatım yazılarını yazmayı tercih ediyorum. Bu yazımda sohbet havasındaki bir anlatımla devam edip son bulacak. Unutmadan birde şu Rüzgarda Raks başlığı var, neden? Rüzgarda Raks yazının ilerleyen bölümlerinde bu da anlaşılacak.

Şimdi dilerseniz öncelikle dolapçıların genel ruh yapılarından, yavru bakıcılıklarından, üretimlerinden bahsedelim, daha sonra fiziksel yapıları ve uçuş tiplerine değiniriz.

Dolapçılar öncelikle mülayim yapılarının yanında kümeste aslen yetiştirme tarzınıza göre tavır sergiliyorlar. Dolapçılarla fazla haşır neşir olursanız elden yem yedirmek gibi alışkanlık edindirmek isterseniz, bu tür yaşamada ayak uyduruyorlar ancak ben Dolapçıların yabani ürkek hallerini daha çok seviyorum. Bu sebeptendir ki ele almak, elden yem yedirmek gibi alışkanlıklar edindirmiyorum. Kümes içerisinde temizlik, su değişimi gibi işlemleri biran önce halledip onları kendi hallerine, kendi doğallıklarına bırakıyorum. Dolaşmak için bırakılan dolapçılar kümese sokulmakta zorluk çıkarmıyorlar, alıştırmaya göre uçuştan sonra indirmek istenilenler kümes içerine, damına yada kümes indirilebiliyorlar.

Dolapçıların birbirleri ile geçimi, yavruya bakıcılıkları oldukça ön planda. Kümes içerisinde sürekli kavga eden birbirleri ile didişen bir halleri yok. Benim en çok dikkatimi çeken ve diğer ırklarda rastlamadığım özellik çok kolay sıkıntısız yavru büyütmeleri ve kümesteki bir yavruya ister kendi yavrusu olsun, ister olmasın diğer kuşlarında bakıcılık yapması. Salma içerisinde yem isteyen bir yavru sesi duyulduğunda diğer ana ve babalar bu yavrularıda besliyorlar, böylece yavruların kursakları herzaman dolu ve gelişimleride bir okadar çabuk gereçekleşiyor. İlk yavrularımı aldığımda bakıcılıklarını çok merak ediyordum, açıkçası diğer ana babaların kendi yavrularından başka salmadaki diğer yavrulara bakmasınıda hiç belemiyordum. Bilindiği üzere yetiştiricilerin en büyük sıkıntıları yavru alma, yavru büyütmedir. Dolapçılarda bu hiçte sorun olmuyor. Dolapçılar her ırkta olduğu gibi kümes açık dolaşmayı, kumlanmayı, banyo yapmayı ve yeşillik ayırıp yemeyi çok seviyorlar. Yavrularına ve kümeslerine sadakatleri inanılmaz derecede üst seviyede.

İlk dolapçılarımı edinip uçurduğumda sadakatlerini çok merak ediyordum. Yetişkin olanları kümes değişikliği sırasında eski yerlerini mutlaka arıyorlar. Benim uçurduğum tüm yetişkinler en az 1-2 gece dışarıda kaldılar, ancak eski yerlerinden ümidi kesince uzun dolaşmalardan sonra geri geldiler, havada çok hareketli ve pırıltıya ihtiyaç duymadan dönüş, dalışlı çıkışlı dönüş sergiliyorlar. Bukadar dönüşlü uçuşa sahip olmalarına karşın diğer kümesleri hiçte umursamıyorlar. Uçuş ve dönüş stillerine birazdan değineceğiz. Ben baktığım dolapçıların hiçbirini kaçırmadım., daha doğrusu onlar kalktıkları yerden başka bir kümesi tercih etmediler. Dolapçıları önce denemek için edinip besledim, sonra bu ırka gönül verip üretmeye ve bir tek bu ırkı beslemeye karar verdim. Dolapçıları İskender Damgacı� dan hediye olarak edindim. Denizli� ye ziyaret için gittiğimde ilk olarak hediye verdiği 4 dolapçıdan 2� si yavru 2 si yetişkindi. Önce yavruları uçurdum. Yavru halleriyle uçurduğum 2 dolapçı uçuşu ile beni kadar cezbetti ki yine İskender beyden 6 dolapçı daha edinip tüm eski kuşları elden çıkardım.
Benim bir ırkta aradığım özellikler.
1. Safkan olması
2. Akıllı olması
3. Uçucu olması
4. Doğallığını koruması

Dolapçılarda tümü mevcut, belkide tüm dolapçıları İskender bey� in dolapçıları gibi sınıflandırmak yada başka bir dille tüm dolapçı gibi görünenler dolapçıdır demek doğru olmayacak. Dolapçı beslemek isteyen biri edindiği dolapçıların ne olduğunu bilmeli. Her ırkta olduğu gibi dolapçılarıda edindiğiniz yerin safkan ırk besleyip üretmesi genel üretim prensiplerini edinmiş olması gerekli. Bence görünüşü uçuşunu, uçuşu ise görünüşünü aratmamalı.

Dolapçıların belli bir bölgede uzun yıllar diğer ırklar karıştırılmadan yetiştirilmiş olması bu ırkın bugün saf ve katışıksız kalmasına genel özelliklerini sergilemesine en büyük etkendir. Dolapçı ırkı ismen diğer bölgelerde bilinse bile çok beslenen bir ırk olamamıştır. Son yıllarda ege bölgesi haricinde diğer bölgelerde yeni yeni tanınmaya ve beslenmeye başlamıştır. Dolapçılar gerek görünüş olarak gerekse uçuş bakımından bu ırkı besleyen yetiştiriciyi tatmin edecek özellikteler. Dilerseniz birazda uçuş ve görünüş ile uçuşun birleştiği özelliklere değinelim.

Öncelikle dolapçılar ne dönek kadar kapalı, nede kelebek kadar açık dönen kuşlar. Yani ben kendime göre ikisinin ortası diyorum ama nekadar doğrudur, bilemem. Dolapçıların uçuş ve form açısından iki temel tipi mevcut.
1. tiptekiler kanatları kuyruk üstünde çapraz olan ve diğer tipe nazaran küçük olanlar.
2. tiptekiler 1. tipten biraz daha irice olup kanatları kuyruk üstünde normal duranlar.

1.tipteki dolapçılar sürekli hareket halinde hani bir benzetme yaparsak ki; inşallah yerinde olur, dönüşü olan kırlangıç gibi diyebiliriz. Uçarken kısa aralıkla dönüşlü dalışlar yapıyor. Kıpır, kıpır bir halleri var yani. Yüksekteki hava tur çapları daha küçük oluyor, diğerlerine nazaran.

2.tipteki dolapçılar daha büyük hava turlarına sahipler ve daha çok açılıyorlar, kümes üzerinden. Hareketleri biraz daha az ancak; oldukça istikrarlı ve uzun dönüşlere sahipler. Her iki tipinde zaman açısından neredeyse dönüşlü dalışları kadar ani yükselişleride bir o kadar çabuk.

Dolapçıların formuna genel bir gözle bakacak olursak; duruşları dik ve pervasız, kendilerine güvenen bir halleri var, alım-çalım tam yerinde. Tüm olumlu şartların yanında Bursa (oynar) kuşunda gözlemlediğim duruş ve hırçınlık dolapçılardada mevcut. Dolapçılarda ortak özellik rüzgarlı hava şartları uçuşlarını bir okadar güzelleştiriyor. Yani sert havayı, rüzgarlı havayı uçarken seviyorlar. Oysa dönek ve kelebek kuşları rüzgarlı havada dönüşlerini çok iyi gerçekleştiremiyorlar. Bu özellikler kuşların coğrafi özellikleri ile yakından ilgili. Özetle bir dolapçıya uzaktan serbest gözle baktığınızda onun bir doğa hayvanı olduğunu ancak en çok mutluluğu gök yüzünde yakalayacağını anlıyorsunuz. Evcil yapılarının altında bursa (oynar) kuşlarında olduğu gibi bir yabanilik halleri var. İlk bakışta sağlam yapılarıda oldukça dikkat çekiyor. Fiziki yapıları küçümsenmeyecek uzunlukta erkekler dişilere nazaran diğer ırkların çoğunda olduğu gibi daha gösterişli ve daha irice. Kuyruk yapıları arkadan bakıldığında bir yay çizecek biçimde. Gösterişli yapılarının bir bölümünü göhüs ve kuyruk paylaşıyor. Kafa, gaga yapıları ve göhüsü kafaya bağlayan boyun, genel yapısıyla orantılı.

Aklıma gelmişken, aslında güvercinlerin yetiştikleri yer uçma stilleri ve yaptıkları oyunlar fiziki yapıyı belirleyecek özellikler oluyorlar. Bu nedemek? Biraz anlatmaya çalışayım.

Güvercinler biliyoruzki dalıcı, yüksek uçucu, makaracı taklacı ve mesafe uçucusu gibi uçuş açısından sınıflara ayrılıyorlar. Birde uçuruldukları, üretildikleri yere göre fiziki yapıları ve uçuş tarzları var. Kısacası safkan ırka mensup bir güvercinin yapısına baktığınızda yetiştirildikleri yerin coğrafi koşulları, hava şartları ve uçuş şekli hakkında ipuçlarını o ırkı çok iyi bilmesenizde yakalıyorsunuz, dilerseniz birkaç ırkın havadaki görevine ve fiziki yapısına acemicede olsa değinelim. Birazdan yazacaklarımda hatalar olabilir kimse ulemalık yaptığımı sanmasın. Bu anlatımlar gözlemlerime ve diğer üstadlardan edindiğim bilgilere dayalı olsada, benim nekadar gözlemci ve iyi bir öğrenci olmamla alakalı. Hemen birkaç örnek verelim.

Posta kuşları ile başlamak istiyorum. Fiziki yapıları irice önden arkaya doğru incelen bir yapı, yuvarlak hatları uzunca kanat yapıları ön planda. Bu ırk neyapar? Dalıcı yüksek ve uzun ucucu. Özetle fiziki yapısı hani ayrodinamik yapı dedikleri şu yabancı teknik terim uçuş sitilini doğruluyor. Uzun mukavemet ucucusu olmak için tüm doğa şartlarına göre donatılmış bir fizik. Sıcağa, soğuğa kısaca tüm iklimlere uygun bir yapı mevcut. Rüzgara dayanıklı kanat atımı ve kanat yapısı.
Sonra Mardin (taklacı) geniş göhüs çok olmasada irice bir yapı, geniş kuruk açılımı ki fişeklerken ve takla atarken kuyruktan çok faydalanır, bu ırktada uçuş için ve doğa koşulları için donanım tamam. Anadolu kuşu, Anadolunun iklimi ile fiziki yapı orantılı donatılmış. Ortak özellikleri takla olmasına karşın Ankara arabı ile Sabuni mardini karşılaştırdığınızda renk haricinde fiziki orantılardada farklılıklar görmek mümkündür.
Bangolar önden arkaya incelen bir yapı dalış ve uçuş sitilene göre donatılmış bir fizik,.küçük narin yapılı dalışa geçtiğinde yumruk gibi olmaya elverişli ve yuvarlak hatlar. Özetle her ırk coğrafyasını ve uçuş sitilini idame ettirecek donanıma sahip. Yine bir Denizli Azmanı ile İstanbul bangosu orantı olarak faklıdır.

Gelelim dolapçılara yetiştiği bölge Ege, rüzgarlı hava koşullarına ayak uyduracak kanat açıklığı ve biçimi, dönüş için dönüşte kullanılacak kuyruk biçimi, arkadan bakıldığında çok kavisli değil ancak belirgin bir yay biçimi, önden arkaya doğru çok sivri olmaksızın incelen bir yapı. Rüzgarlı iklim yapısında dalış, çıkış ve dönüş için çok uygun uçuş sitili. Rüzgarı her türlü hareketine göre değerlendirebilecek uzunca gövde.

Dönüş sitili olan güvercinler rüzgarlı havalarda genelde kümesten çok uzaklara rüzgarın estiği yöne doğru kayma yaparlar, rüzgara karşı kanat atmaları pek işe yaramaz, oysa dolapçılar benim gözlemlediğime göre yine rüzgara karşı kanat atıp, havadaki konumlarını korumanın yanında adeta esintiyle, rüzgarla oyun oynuyorlar. Ben onları rüzgarlı havada uçarken seyrettiğimde, Rüzgarla Raks eden canlılar olarak görüyorum. Dolapçıların uçarken en çok sevdiği ve beklediği şey havanın rüzgarlı olması. Uçarken hava akımını çok ustaca kullanarak dalışlar ve dönüşler gerçekleştiriyorlar. Kuş uçurasım yoksa bile havayı rüzgarlı gördüğüm ilk müsait anda bu Raksı seyredebilmek için bir kaç dolapçı salıp seyre dalıyordum. Rüzgarın kendilerini yönlendirmesine izin vermiyorlar. İşte ben bu sebeptendirki bu yazımın başlığını Rüzgarda Raks olarak koydum, edindirilen uçma alışkalığına göre 15 dk ile 120 dk arası uçuş sergileyen bu ırk havada kaldığı sürece Rüzgarda Raksını sürdürüyor. Bu ırkı beslediğim sürece bir güvercinde aradığım tüm özellikleri buldum. Tarifine uygun formda ve uçuşta olması, karıştırılmamış, kırılmamış olması en ayrıcalıklı özelliği. Dolapçılara disiplin kazandırmakta sorun değil. Yapınıza ve alıştırma seceneğinize ayak uyduruyorlar. Örneğin ben uçuştan sonra direk kümese girmesini istediklerimden bu alışkanlığı edindirdim. İlk alıştırmalarımda aç olarak uçurdum, kümese girişlerini yem ile sağladım ancak daha sonraları orta yemli uçuşlardada direk kümese girişi sürdürebildim. Döneklerde olduğu gibi final dönüşü yaptırmak istiyorsanız sorun değil dolapçı kümes içini görebiliyorsa yada kümes önünde oynayan kuşları görebiliyorsa bol ve uzun dönüşlü finali gerçekleştiriyor. Daha öncede söylediğim gibi dönüş için mutlaka pırıltıya ihtiyaç duymuyorlar. Uçtukları sürece kıpır, kıpır bir halleri var. Final dönüşünde uygun açının beklenmsi şart değil ancak en uygun açıdan pırıltı görmüşse bir okadar daha güzeli seyrettiriyorlar.

Bu yazıya başladığımda bu ırkı besliyordum ancak çok yakın zaman önce çalındılar, ilk çalınanlar ertesi gün geri geldi, yavruları ve yumurtaları olduğu için güvercinleri kümesten ayıramadım. Kümesi sağlamlaştırdım, ancak aynı hafta bir hırsızlık daha gerçekleşti. Bu kadar yakın sürede ikinci hırsızlığı beklemiyordum. Son hırsızlıkta tüm kuşlar çalındı sadece yavrular ve yumurtalar kaldı, neredeyse kapı tamamen yok edilmiş durumdaydı, kısacası bu ırka sahip çıkamadım. Kalan yavrular çok küçük ve yavrulara ailece bir şekilde elle bakıyoruz. Şimdi tek amacımız bu yavruları kayıpsız büyütebilmek. Ben bundan sonra güvercin beslemeyi sürdüreceksem bunu dolapçılarla yapacağım.
Ümidimi kaybetmiyorum, mümkününü bulduğu an dolapçılar eminim geri gelecekler.

Saygılarımla,

Erkan ÖZAYÇA
http://www.dolapci.com/e_ozayca.html


DOLAPÇILAR

Bu yaz iznimde Denizli�ye uğrama fırsatım oldu. Öncelikle oradaki dostların, başta İskender Damgacı olmak üzere misafirperverliğini övmeden geçemeyeceğim. Uğramaya fırsat bulduğumuz bütün kümeslerde, kümes sahiplerinin sıcak ilgisi ve ikramları ile karşılaştık. Bu arada izlediğim güvercinlerden ve kuşçuluk kültüründen çok etkilendiğimi belirtmek isterim. Denizli�de güvercin kültürünün oldukça eski olduğunu söyleyebilirim. Zaten bunu Denizli Güvercinleri sitesine yapacağınız bir ziyaret de gözler önüne sermeye yeterli.

Dönek yetiştirmeme rağmen Denizli�de dönekçileri gezmedik. Döneği dönek gibi uçuran tek bir yere uğrayabildik. Ancak zaten benim de amacım asıl dolapçıları görmek, uçurulma şekillerini izlemekti. Dolapçılar hakkında söyleyebileceğim ilk şey �muhteşem kuşlar�. Vur sopayı yere uçsunlar, aç kümesin kapısını �yıkılsınlar� (insinler). Güvercini tek tek mi uçurmayı seviyorsunuz, hay hay dolapçı uçar. Yok 20-30 kuşluk filolar halinde mi uçuracaksınız, size dolapçı lazım. Küçük filo mu arzuluyorsunuz, atın 3-4 tanesini uçsunlar. Kısa uçuşu makbul tutuyorsunuz, hemen �yıkın� dolapçıları. Uzun uçuş, 2 saat yetmez mi? Yükseklik, tamamen sizin elinizde, bırakın görünmeze çıksınlar, filoya Azman verin makul bir yükseklikte kalsınlar.

Evet dolapçı saydığım uçurma biçimlerini uygulayabileceğiniz yegane ırk olsa gerek. Dönüşü, daha doğrusu �dolabı� dönekten oldukça farklı. Kanat alan dönek ile �dolap� arasında fark yoktur diyebilirsiniz ama çok dikkatli bakarsanız oldukça bariz farklar görebilirsiniz. Bunlardan biri dönek kanat alırken döndüğü taraftaki kanadını ilk dönüşte kapatır açar. Halbuki dolapçı kanatlarını kapatmadan, tam açık olarak kanat alıyor. Buna bağlı olarak dönek kanat kuyruk ekseninde, neredeyse düz bir çizgi üzerinde kanat alırken, dolapçı tam bir helezon çiziyor. Sanki, döndüğü taraftaki kanadının dış ucu düz bir hatta ilerliyor gibi.

Dolapçıların döneklerden daha uçucu oldukları daha ilk bakışta belli oluyor. Dönekler �gevşek� bir görüntü verirken dolapçılar �sıkı� görünüyorlar. Diğer özelliklerini Denizli Güvercinleri sitesinin Dolapçı sayfasından okuyabilirsiniz.

Denizli�li Dolapçı yetiştiricilerine bir iki sözüm var. Gördüm ki eski ıslah hedefinden sapılmış, daha çok renge önem verilir hale gelinmiş. Bunun nedenlerinden birisi herhalde dolapçının dolabının döneğin dönüşü ile kıyaslanması diye düşünüyorum. Ne yazık, halbuki dolapçı ile dönek arasında kökten farklı bir yetiştirme ve uçurma stili bulunuyor.
Bunu görmemek çok yazık, çok. Dolapçı yetiştiricilerinden dahi dolapçıları kastederken �bu dönek bunlar fırtıkçı� demesine anlam veremedim. Hayır fırtıkçı değil dolapçı, iyi dolap almayan dolapçılar fırtıkçı.

Sevgili Denizli�li güvercin dostları, döneği dönek gibi dolapçıları da dolapçı gibi uçurun. Dolapçı yetiştirenler, �kara akbaş�lara özenmeyin. Dolapçılarınızda, tarihten gelen kuşçuluk kültürünüzde var olan ıslah hedefini gözetin. Renklerinden önce uçuculuklarını, dolaplarını ve �akıllarını� test edin. Renk mi, O kolay.



Prof.Dr. Türker Savaş
Onsekiz Mart Üniversitesi
Zootekni Bölümü - ÇANAKKALE
http://www.dolapci.com/t_savas.html


..

İsmim Necati Çankaya, 1932 yılı Burdur doğumluyum. Burdur'da beni Sucu Ağa ve Fotoğrafçı Necati lakaplarımla tanırlar. Kendimi bildim bileli güvercinlerle ilgiliyimdir. Eski yetiştiricilerin hemen hepsini tanırım. Fırsat buldukça onlarla buluşur hatıraları yad ederiz. Yıllar geçiyor ama güvercin sohbetleri bitmiyor. Halen sağ olan ve ahirete göç etmiş arkadaşlarımı bu vesileyle anmak isterim.

Eskiler deyince ilk hatırıma gelen yetiştiriciler Kiraz Abdullah, Hafız Ruhi, Dondurmacı Kaim, Aşçı Kör Ömer, Memi Mehmet, Patron Mehmet, Kahveci Fevzi Diroğlu, Kör Acip, Tavukçu Mehmet Örnek, Ahmet Başaran, Kürek Çavuş, Kasap Abdullah, Patlak Şükrü, Çiloğlu Burhan, Yamalı Hamdi, Gök Hamdi, Ekmekçi Süleyman, Titrek İbrahim, Sandıkçı Nuri, Mercan Mengi, Otçu Nuri, Tabak Ahmet, Nalbant Ali, Nalbant Ahmet, Süleyman Toka ve Tereci İbrahim Sevinç'tir. Hayatta olanlara sağlık sıhhat, ebediyete göçenlere Allah'tan rahmet dilerim.

Kuşlarımızı iki kısıma ayırabilirim. Bu iki kısımın biri Oynak diğeri ise Oyunlu ismiyle bilinir. Oynak dediğimiz soy yaklaşık 3-5 saat uçma kapasitesindedir. Uçar uçar ve son bir saat içinde oyuna girer. Biz buna doyduktan sonra oynama diyoruz. İşte bu anı herkesin görmesini isterim. Seyredenin güvercinle hiç ilgisi olmasa bile ağzı açık seyredeceği kadar güzeldir. Kuş kendi kendine dönmeye ve alçalmaya başlar. Tam "artık bu kuş inecek" hissini verdiği anda tekrar gökyüzüne çekilir ve tekrar oyuna başlar. Yaptığı oyun tarzını değiştirir, aynısını yapmaz. Bu böyle bir süre devam eder. Böyle kuşlara pırıltı verilmez. Eğer verilirse genellikle açık kanat yıkılır gelir, asıl oyununu gösteremez. Oyunlu dediğimiz soy ise Oynaklara kıyasla daha az uçar, pırıltıylada oyun gösterir. Oyun göstermeleri için kanat ısıtmaları yani biraz yorulmaları yeterli olur.

Kuşlarımız eskiden dahada akıllıydılar. Tutulanları hiç olmazdı. Eğer kazayla tutulan olursa yakalayan kişiye bir miktar yem veya para verilerek kuş geri alınır soyu üremesin düşüncesiyle imha edilirdi. Şimdiki kuşlarda aslında çok akıllı fakat eskisi gibi uçurulmuyorlar. Bunun baş sebebi yırtıcı kuşlardır. Eğer kuş kümesini iyi belleyecek kadar yerde veya çatıda gezdirilirse ve günlük uçurulursa kendine güveni artacak ve sağlam olacaktır. Bundan sonrasında soyu belli bir kuşun hata yapacağını zannetmem. Başka bir yerden getirilen kuşun yerini aramak amacıyla şaşırıp yakalanması zayıf olduğunu göstermez, hemen "hatadır" denmez. Böyle şeyler insanların bile başına gelir.

Kümese yeni kandan kuş katılacaksa en az 6 ay yerinde takibini yapardık sonra getirirdik. Kuşlarımızı 7'den 15'e kadar gruplar halinde uçururduk. Bazen yanlarına refakatçi olması ve havada kısmen toplanmaları için Bıyıklı ve Benli dediğimiz yerli kuşlarımızdan da verirdik. Dolapçı o kadar uçucu bir kuştur ki kendiliklerinden havalanırlardı. İstedikleri kadar havada kalırlardı. Sadakatlerine çok güveniriz. Eğer kuşların sadakatlerine güvenilmiyorsa, oturma, sarak, makara gibi yaramazlıklar varsa soylarında kırmalıktan şüphelenmelidir...

Biraraya gelerek güvercinlerimiz için faydalı çalışmalar yapmanızdan çok memnun oldum. Hepinize sıhhat ve uzun ömürler dilerim. Güvercinseverlere selamlarımı iletin.
http://www.dolapci.com/n_cankaya.html



..
...
"Denizli Güvercin Evi Derneği Hizmetidir"
Ana Sayfa
..
En İyi Görüntü İçin Internet Explorer ve 1024x768 Çözünürlük Tavsiye Edilir
Ana Sayfa
Hüseyin Gereli
(Enseli Hüseyin)
Denizli - 1920
İsmim Hüseyin Gereli, 02.01.1920 Denizli doğumluyum. Aile lakabımız Enselioğlu'dur. Bu sebepten herkes beni "Enseli Hüseyin" olarak tanır. 17 yaşımdan beri tam 70 yıldır Dolapçı ve Azman yetiştiriyorum. Rahmetli babam Enselioğlu Ahmet de 1880'li yıllarda Kuyupınar mahallesinde yine aynı güvercinlerden yetiştirmiş çok eski bir yetiştiriciydi. Güvercinlerle olan ilgimiz oldukça eskiye dayanır. Yetiştiriciliğimin 60 yılı Denizli'de, 10 yılı ise memuriyetim sebebiyle bulunduğum Zonguldak'ta devam etti.

İlk güvercinlerimi 1937 yılında Kiremitçi mahallesinde ikamet eden zamanın namlı kuşcusu Üzümcü Ali'den almıştım. İlk kuşlarım Çil Dolapçılar idi. O zamanlar 17 yaşında genç bir delikanlıydım. Dolapçı, Azman ve Yozlar Denizli'de yerli kuşlardır. Dolapçılarda çil desenlilerin her rengi, beyazlar, yamalılar bu gün olduğu gibi o zamanlarda mevcuttu. Azmanların karakuyruk renkleri ve Yozların özellikle kırmızı, gök, gümüşi renkleri aranan kuşlardı.

Güvercinler için bilinen bir kaide vardır. Yedi nesil öncesine çeker derler. Benim çil dolapçılarım ve gökkafa-gökkuyruklarla kırmızıkafa-kırmızı kuyruk dolapçılarım vardı. Halen kuşlarımdan eski damar kafa-kuyruk desenliler gelmekte. Bundan başka beyazlarım ve yamalılarımda severek uçurduğum kuşlardandır. Dolapçı'da oyun zenginliğinin ve düzgünlüğünün yanında çok sağlam kafalı olmalarını, havacı olmalarını, oturmamalarını ararım. Kuyruküstü bizim yerli kuşlarımızda olmaz. Kuşlarımız yavruyken bile yakalanmaz. Tam üç yıl sonra geri gelen Dolapçımı bilirim.

Dolapçı çok zeki bir güvercindir. Ağzı var dili yok, herşeyi anlar. Terbiyeye son derece müsaittir. Çatıda sadece tek yere konarlar, tek yerden havalanırlar. 70 yıllık kuşculuğumda hiç bir çatıya küçücük dahi olsa taş attığımı bilmem. Çok sistemli ve düzenli bir yetiştiriciliğim var. Eğitime önem veririm. Dolapçı'nın iyisi grup uçurulan diğer ırklara karışmaz. Her zaman grubun üzerinde bağımsız uçar, kaabiliyetlerini sergiler. Bunu bildiğim için 15-20 Azmandan oluşan grubun üzerinde 3-5 Dolapçı bırakarak seyir zevkinin tadını çıkarırım. Bu tarzda güvercin uçurmak diğer kuşculara meydan okumak gibidir. Ayrı bir tadı vardır.

Dolapçıların ve diğer yerli ırklarımızın şehirlerarası geçişleri hakkında da bilgi sahibiyim. Bursa'lılar 1940'lı yıllarda Denizli'den çok miktarda Dolapçı topladılar. İzmir'liler 1935-40 arası güvercinlerimize taliptiler, son dönemde ağırlıklı olarak Azman ve Yoz götürdüler. Komşu illerimize Dolapçı geçişlerinide bilirim. Halen yaşamakta olan Gevik Hasan isimli arkadaşım benden aldığı Dolapçıları 1970-72 yılları arasında Isparta, Aydın ve Muğla'ya satardı. Denizli'den transferler 1985 yılına kadar aralıklarla devam etti. Denizli'ye hangi ırklar girdi derseniz 1950 yılında Kelebeklerin girmeye başladığını biliyorum. 1952 yılında ise ilk Döneklerin gelişini biliyorum. Memleketimizin meşhur Dönek yetiştiricisi Servet Başaran aslen Nazilli'lidir. Sümerbank Dokuma Fabrikası'nın kurulmasıyla Denizli'ye yerleşmiş ve ilk Dönekleri beraberinde getirmiştir. Daha önce şehrimizde Dönek güvercini mevcut değildi. Birde 1950-55 arası Şeref bey'in getirdiği Selanikleri bilirim. Çaybaşı'ndaki tarihi un fabrikasının yanında güvercin besleyen Şeref bey kırmızıakkuyruk Selanikler getirmişti. Bu kuşlar çok uzun dönerlerdi, sadakat özellikleri yerli kuşlarımızdan zayıftı. Dolapçılara benzerlerdi ama bizim için onları ayırmak kolaydı. Zamanla kaybolup gittiler.
.

70 yıllık kuşçuluğumda Dolapçılarla ilgili unutamadığım bir anım var. Emektar bir Dolapçımı bir arkadaşıma vermiştim. Uzun süre kanatsız kalmış, yavru-yumurta vermiş, nihayetinde arkadaşım kuşa güvenmiş ve kanadını salmış. Bir yaz günüydü. Bahçeye bakan odada pencereler açık vaziyette uyuyordum. Uyandığımda o kuşum yatağımın üzerindeydi... Gelmiş ve beni yatağımda bulmuş. Onu bir daha kimseye vermedim...

Denizli Güvercin Evi Derneği'nin faaliyetlerini takip ediyorum. Seçkin kadrosuyla güvercinlerimizin hizmetinde olmasından dolayı büyük mutluluk duyuyorum. Derneğimize üstün başarılar dilerim.
http://www.dolapci.com/h_gereli.html


Dolapçı�ların Isparta�daki geçmişini hep merak etmişimdir. Bu merakımı gidermek ve konu hakkında bilgi toplamak için yaşça büyük olan ve halen hayatta olan yetiştiricileri ziyaret ettim. İlk ziyaret ettiğim büyüğümüz Ali Rıza Bambul (1935 doğumlu) ikincisi ise Abdi Şeker (1940 doğumlu, dededen kuşçu) isimli ustalardır.

Ali Rıza Ağabeyimiz 7 yaşından bu yana güvercin beslediğini söyleyerek başladı sohbete. Dolapçıların nereden geldiğini sordum ve kendisini bildi bileli bu güvercinlerin Isparta�da var olduğunu ve kendi kümeslerinde 2 veya 3 çifti geçmediğinden bahsetti. Genelde Arap kostümünde güvercinler olduğunu ve kara çillerin çok nadir bulunduğunu söyledi. Eskiden 12 kuyruk telekli, kuyruk üstü yağ bezeli, uçmayı seven ve çok uzun süre uçan, yoruldukça kendi kendine oyun gösteren, yuva sadakati çok iyi olan dolapçıların olduğundan bahsetti. O tarihlerde Dolapçılardan daha çok Benli ve Bıyıklı�ya önem verildiğini ama zamanla bu durumun değiştiğini ve tamamen tersine döndüğünü söyledi. Abdi Şeker Ağabeyimiz de söylenen sözleri bir bir onaylayarak katıldığını söyledi. Babası Ahmet Şeker�den (Deli Ahmet lakaplı) öğrendiğine göre Dolapçılarının 3 veya 4 çift olduğunu daha çok Moğu�larının olduğunu (Moğu�lar; göğüsleri mavi boyunları mavi olup geri tarafları beyaz çok güzel dolap yapan Isparta�ya has bir ırk olup, erkeklerin kur yaparken çıkarttıklar sesleri çok kuvvetlidir) söyledi. Dededen kuşçu olan başka bir Ağabeyimiz Hüseyin Cingöz ise çocukluğunda kümeslerinde 100�den fazla Dolapçı�nın olduğundan bahseder. Hatta Dedesinin o zamanlar büyük bir paraya iddiaya girdiğini, kapalı üzüm sepetlerine Dolapçı�ları doldurduklarını ve at arabasıyla Burdur�a gidip Burdur�dan saldıklarını, Dolapçılarının hepsinin geri geldiğini ve Dedesinin iddiayı kazandığını söyledi. Araya Hacı Zeki Çivici (1930) girdi ve başladı anlatmaya. Benzin istasyonunda Şoför olarak çalıştığını her iki güne bir tankerle Antalya�ya gidip benzin alıp döndüğünü her dönüşünde de şimdi rahmetli olan Edip Amca�ya uğradığını ve Dolapçı�larına baktığını çay içip muhabbet ettiklerini söyledi. Yine aynı şekilde Antalya�ya gittiği bir gün şu an Rahmetli olan Kâinat Mehmet (Çalgıcı Lakaplı) kendisinden bir kara çil istediğini ve götürmesini söyler. Hacı Zeki Amca, kuşu Isparta�ya götürür ve teslim eder. Kâinat Mehmet eskiden çiti olmadığı için kuşun kanadını firkete (çatal iğne) ile çitiler. Hacı Zeki Amcam yine 2 gün sonra Antalya ve Edip Ağabeyin yanına çay içmeye gider. Çaylarını yudumlarken Edip Amca: �Söyle Kâinat Mehmet�e bir kuşu zapt edemedi� diye takılır. Hacı Zeki Amca neyi deyip sorunca bak şu kuşa der. Hacı Zeki amca kuşa bakar şaşırır 2 gün önce götürdüğüm kara çil erkek (kanadında firkete duruyor) değil mi diye sorar "evet" der rahmetli Edip Amca kuşu tekrar götürmesi için eline verir.

Muhabbet koyulaştıkça aradan Yakup Abim (Tahtacı Yakup diğer lakabı Kasap Yakup) başladı anlatmaya. Babası İbrahim Tahtacı�nın (1928 doğumlu şimdi rahmetli) düğününde yaşanan bir olayı anlatır. Babası�nın düğününde 3 gün boyunca yemekler yenilir eğlenilir ve sıra gelin almaya gelir. Fayton hazırlanır ve kız evine damadın anne ve babası gider gelini getirmek için. Damat sıkılır ve doğru dama güvercinlerin yanına çıkar. Başlar Dolapçı uçurmaya. Bir süre sonra bir tane Arap yabancı belirir havada ve kuş çok güzel dolap yapar. Epey uğraştıktan sonra kuşu evinin çatısına indirir. Yakalamak için yemlemeye başlar ve tam o sırada gelini eve getirirler. Damada seslenirler "haydi gel faytondan gelini indir" diye. Damat damdan bağırır "gelin nasıl olsa eve geldi gitmez, ama kuş gidebilir beklesin" der kuşu yakalamak için tam 1,5 saat uğraşır. Gelin faytonda kuşu yakalayıncaya kadar bekler. Nihayet kuş yakalandıktan sonra gelin indirilir.

Isparta�daki Dolapçı�ları bize miras bırakan isimlerin hepsini tek tek yâd edip söylediler. Ben de hepsini burada sizlere aktarmak istiyorum.

Nalbant Hacı Yahya (1915 doğumlu - Rahmetli)
Şirinoğlu Şükrü (Bekçi lakaplı, 1917 doğumlu - Rahmetli)
Kör Hakkı (1917 doğumlu hala sağ sağlık problemleri var)
Ahmet Şeker (Deli Ahmet 1918 doğumlu � Rahmetli)
Kâinat Mehmet (Çalgıcı 1919 doğumlu � Rahmetli)
Abdullah İdrisoğlu (Özses 1920 doğumlu � Rahmetli)
Ziya Akdağ (Nalbant 1920 doğumlu - Rahmetli)
Otelci Nuri (Deli Nuri 1922 doğumlu � Rahmetli)
Mübaşir Osman (1923 doğumlu - Rahmetli)
Yaşar Bodur (Terzi 1925 doğumlu � Rahmetli)
İbrahim Tahtacı (1928 doğumlu - Rahmetli)
Hasan Şeker (Deli Hasan 1929 doğumlu � Rahmetli)

İsimleri yazılı Dolapçı yetiştiricilerimize, adlarını unuttuklarımız yazamadıklarımız yetiştiricilere de Ispartalı bir yetiştirici olarak ayrı ayrı her birine TEŞEKKÜR ederim. Allah rahmet eylesin, bizlere böyle saf bir ırk bıraktıkları için...

Isparta�mıza yakın çevre illerden özellikle 1950�li yıllardan başlayarak başka Dolapçı soyları girmeye başlamış. Bu kuşları genellikle Otelci Nuri Sertdemir ve Yaşar Bodur getirmişler, genelde Denizli, Aydın, İzmir ve yakın bölgelerden gelmiştir. Sonraları 1970�li yıllarda bir furya daha olmuş. Bu kuşlarıda şu an sağ olan İsmail Özçelik (Sigortacı), Berber Ali ve arkadaşları getirmişler. 1970'lerde gelen Dolapçıların oyunlarının çok olduğunu söylerler ama oturma olaylarının ve kafa zayıflığının da çok olduğundan bahsederler zamanla bu kuşlar elemeye tabii tutulmuş oturmayan sağlam olan kuşlar seçilmiştir. Gelen Dolapçıların çok azında oturmama çıktığını söylerler. Oturanların ise biraz gaddarca olacak ama bıçakla kafalarını almışlar. Isparta�dan da zaman içinde diğer illere Dolapçı akışı olmuş ve günümüze kadar gelmiş.

Dolapçı besleyen ustalarımız dolapçılarda aradıkları özellikleri sırasıyla oturmama, sağlamlık, renklerdeki uyumluluk, havadaki performansının çok iyi olmasını ararlar. Isparta�da Dolapçıları oturan kuşçu olursa eğer elindende çıkarmaz ise onun adı hiç iyi anılmaz. Isparta�daki söylemi ile affedersiniz g.tlekçi denir. (Adın çıkacağına canın çıksın daha iyi) Dolapçılarda kuyruk sayılarına çok önem verilir. Genelde 14 kuyruk tercih edilir. Göz renklerinin kesinlikle aşırı beyaz olmamasına dikkat edilir. Göz kenarları hafif kırmızı olmalı. Ayak uzunluklarının dengeli olmasına, hatta biraz daha yere yakın olmasına bakılır. Yaşca büyük olan yetiştiricilerimiz 12 telli ve kuyruk üstülüden kesinlikle vazgeçmez.

Dolapçılar ayrı bir dünya ayrı bir güzellik, güvercin besleyen arkadaşlara Dolapçı beslemelerini tavsiye ederim.

Burhan Özcan / Isparta
http://www.dolapci.com/ar_bambul.html


..
...
"Denizli Güvercin Evi Derneği Hizmetidir"
Ana Sayfa
..
En İyi Görüntü İçin Internet Explorer ve 1024x768 Çözünürlük Tavsiye Edilir
Ana Sayfa
UĞUR KURT GÜRSU
California / ABD
DOLAPÇI ve DÖNEK

Türkiye�ye geldiğimde arkadaşım İskender Damgacı'yı ziyaret etmek amacıyla Denizliye uğradım. Ziyaretim sırasında Dolapcı ve Dönek ırklarını görme imkanım oldu. Dolapcıları ilk defa ve Dönekleride onbeş yıl sonra yeniden gördüm.

Yıllardan beri bu ırkların birbiriyle karıştırıldıkları konusunda çok şey duymuştum. Kuşları gözlerimle görünce, Denizli güvercin yetiştiricilerinin aslında çok şanslı olduklarını düşünmekten kendimi alamadım... Dolapcı birde paçalı bir ırk olsaydı? Eğer Dolapcılar performansları ve fiziksel özellikleriyle bu kadar alakasız oldukları bir ırkla böyle karıştırılıyorsa, paçalı Dolapcı bir Kelebek varyetesi olup çıkardı sanırım.

Son yıllarda internette güvercinlerimizle ilgili siteler oldukca çoğaldı. Bunların hepsinin kendi düzeylerine göre güvercin yetiştiriciliğimize bir katkı sağladığını düşünmekle beraber Dolapcı / Dönek tartışması gibi çelişkileri yaratabileceğini takla ile ilgili siteleri gezerken görüyorum. Kaç tane takla üzerine sitede sadece paçalı olduğu için takla oldukları varsayılıp ziyaretcilere sunulan internetten toplama fotoğraflar var düşündürücü?

Tabii Dolapcı / Dönek tartışması böyle baslamadı. İnternetteki sitelerimiz oluşmazdan yıllarca önce bu tartışma sürüp geliyordu. Tartışmanın Dolapcıların, Dönek besleyen bölgelere veya Döneklerin, Dolapcı besleyen bölgelere getirilmesi sonucu ortaya çıktığını tahmin ediyorum. Bence dolapcıları gören Dönek yetiştiricilerinin bu kuş "fırtıkcı dönektir" demesinin tek sebebi olabilir, o da Dolapcıyı tanımadıkları gibi kendi kuşlarını ve kuşlarının geçmişini bilmemeleridir. İki ırk bir birinden farklıdır. Bunların kendine özgü, farklı özellikleri olduğu yıllardan beri sadece takla beslemiş benim gibi birisi için bile belirgin bir gözlem.

Bu gözlemlerimden bir kaçını kısaca anlatayım:

Fiziksel olarak Dolapcılar döneklerin yere parallel genişce vücut yapılarına nazaran omuzlara doğru kalınlaşan bir vücut yapısına sahip. Görünüşleri daha kaslı ve döneklere göre bacakları daha kısa olmasına rağmen dik duruşları nedeniyle daha uzun gibi görünüyorlar. Göğüs yapılarının daha dolgun olması belkide uçuş tarzlarının bir işareti. Dönek uçuşa geçerken dar bir açıyla yerden kalkıyor. Kanat çırpışı bana bir insanın yüzerken kulaç atmasını andırdı. Narin yapısı dolayısıyla havalanmak için belli bir çaba sarfettiği açık. Aynı zamanda kalkış ve uçuş sırasında döneğin teleklerinin bir birinden ayrı durumda bulunması bu iki ırkın arasındaki uçuş farkının başka bir nedeni olduğunu düşündürüyor. Öyleki dolapcılar bana daha çok postaları hatırlattı. Kas yapıları ve teleklerinin uçuş sırasında aralıksız devam etmesi belkide döneklere nazaran daha uzun süreler uçabilmelerinin bir nedeni. Bu yapının ortaya çıkardığı başka bir özellikde dolapcıların uçuşa geçmelerinin, hız ve yükseklik kazanmalarının çabuk ve sanki her hangi bir çaba sarfetmeden oluşması.

Performans olarak bu iki ırkın farkları açık. Döneklerin oyunlarını sanki yetiştiricilerine olan bir görev gibi yerine getirmelerinin yanında Dolapcıların performansı bana sanki bunu kendileri için bir zevk olarak yaptıklarını düşündürdü. Uçuş ve performans farkları bence fiziksel farklılıklarının yanında karakter farklılıklarındanda doğuyor. Bu farklılık, kuşlar yerdeykende hareketlerinden belli oluyor. Neredeyse değişik kişilikleri var diyebilirim. Dönekler salmadan çıkarıldıklarında grup içinde sakin bir uyum gösterirken gözleri havada değil, uçuş için yetiştiricilerinin emirlerine bağlı gibiler. Bir yerden başka bir yere yetiştirici tarafından sopayla yürütülmelerine doğal bir sakinlik ve uyumla karşılık veriyorlar. Dönekler az sayıda uçurulup yerde uyumlu bir topluluk olarak hareket ederken, Dolapcılar grup olarak uçuruldukları halde yerde bireysel olarak bağımsız hareket ediyor. Sanki her birisinin önemli bir planı var ve onun üzerinde çalişıyorlar gibi. Bu bireysellik gruba bir dinamizm veriyor. Her zaman uçuşa hazırlar ve grubun içinden birinin uçuşa geçmesi bu isteği tetiklemeye yetiyor. Dolapcılarda Dönekler gibi yerde yetiştiricilerinin ses ve sopayla verdiği komutlara cevap verirken, bunun döneklerdeki gibi doğal bir hareket olmadığını ve sıkı bir eğitimden kaynaklandığını bütün hareketleriyle vurguluyorlar.

Dolapcı / Dönek ilişkisini düşünürken, döneklerin performans tarzının Birmingham makaracısının performansında var olduğunun farkına vardım. Bu ırkın değişik makara tazlarından birisi �tabak makarası� ve özellikle normal makaranın sonunda olması istenilen fakat çok ender rastlanılan bir dönüş. Birmingham makaracısının İngiliz kaynaklarına göre yaratılışında kullanılan ırklar, Hollanda taklacısının dışında, kesin olarak bilinmiyor. Bunların içinde Dönek varmıydı acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum.


Uğur Kurt GÜRSU / San Jose, California A.B.D.
http://www.dolapci.com/uk_gursu.html


Bendeniz Ahmet Sarsan, 1930 Burdur doğumluyum. Babam rahmetli Halil İbrahim Sarsan güvercin yetiştiriciliği yaparmış. Oğlum İbrahim Sarsan (Paşa) faal güvercin yetiştiricisidir. Torunum Ahmet Sarsan (fotoğrafta) gözleri daima havada olan genç bir yetiştirici namzetidir. Bitmedi, kardeşim Yavuz Sarsan özellikle Bıyıklı ırkına olan ilgisi ve katkısı nedeniyle çevremizde takdir görmüş bir şahsiyettir. Kısacası sülaleden güvercin yetiştiricisiyiz.

Bendeniz 3-4 yaşlarımda iken babamın salmasının önünde kendi halimde oyunlar oynardım. 1930-1940 yılları arasında Burdur�da Dolapçıların durumu nasıldı derseniz çocuk olduğum için tam olarak hatırlamıyorum. 1940-1950 yıllarında kümeslerde az sayıda gördüğümü biliyorum, 1950�lerden sonra bu ırkın Burdur�a daha fazla görülmeye başladığını söyleyebilirim. Hatırladığım kadarıyla bu döneme kadar kümeslerde Bıyıklı, Benli gibi yerli ırklarımız sayıca daha fazlaydı. Zaman içinde ya Dolapçıların sayısı arttı yada Bıyıklı ve Benli'ler azaldı. Eskiden hangi şehirlerde hangi güvercinlerin olduğunu duyardık ama ziyarete gitme imkanını çok bulamazdık. Seyahat etmek zahmetliydi. Mesela Denizli'ye binek hayvanlarıyla ancak iki günde göl yolunu kullanarak güç bela gidilebilirdik. Sonradan vasıtalarla ulaşım kolaylaştı. Şimdi güvercinseverler şanslı. Denizli'den buraya, buradan Denizli'ye 1,5 saatte ulaşılıyor. Bunlar çok güzel şeyler.

Burdur'da nüfusa nazaran güvercin besleyen sayısı fazladır. Meraklılar iki ayrı kahvehaneye uğrarlar. Buralarda hoş sohbetler yapılır. Kuşların mertliği oyun cömertliği anlatılır. Herkes birbirini yakından tanıdığı için kuşu hata yapanlar kahveye çıkamazlar. Bir nevi ayıplanırlar... Böyle olmaması için meraklılar bilindik soyları takip ederler ve uçururlar. Akşam üzerleri birbirine karışmış yüzlerce Dolapçıyı havada görmek burada mümkündür. Yüksek ve uzun süreli uçan, oynayarak alçaldıktan sonra tekrar çekilerek göğe tırmanan ve tekrar tekrar oyuna giren ama bu arada kimseye pas vermeyen kuşların seyrine doyum olmaz. Böyle kuşların sohbetleri kahvelerde yapılır. İddialaşanlar olursa kendi aralarında yarışmalar yaparlar. Bu şekilde efsaneleşen kuşlar olmuştur. Mesela ben Tellak İbrahim ismindeki komşumuzun efsane arap erkeğini unutamıyorum. Bu kuş muazzam yüksek ve uzun süreli uçardı, inerken ardı ardına 1-2 metrelik ideal dönüşlerle oynayarak gelirdi. Hiç hatası yoktu. Bugün gibi hatırlıyorum...

Eski Dolapçılarla bugünküleri karşılaştırdığımda eskilerin yuva sadakatinin daha fazla olduğunu, uçucu olduklarını ve bel kırma, oturma, oyun bozma gibi istenmeyen hareketlerin daha az görüldüğünü söyleyebilirim. Bugün kuşlarımızı çok uçuramıyoruz. Bunun baş sebebi atmacalardır. Artık onlarda zirai ilaçlardan dolayı av sıkıntısı çekiyorlar ve kolay yem olarak gördükleri güvercinlere dadanıyorlar. Hal böyle oluncada eskisi gibi kuş uçurulmuyor. Uçurmak mümkün olsa denemeler artacağı için eski kuşlara ulaşmak daha kolay olacaktır diye düşünüyorum. Nede olsa bu kuşlar aynı kuşlar. Fikrimce tek sorun eskisi gibi uçuramamaktır.

Dolapçılarla ilgilendiğiniz için hepinize teşekkür ediyor çabanızda başarılar diliyorum. Burdur Güvercin Yetiştiricileri Derneği'ne ziyaretlerinizi bekleriz...

http://www.dolapci.com/a_sarsan.html

DOLAPÇILARLA TANIŞMA

1980 li yıllardan itibaren kelebek yetiştiricisiyim, yaklaşık on yıldırda kelebek ve dönek yetiştiriyorum.

Son yıllarda maalesef kelebek ırkında performansın geri ötelenerek formunun ön plana doğru gitmekte olduğunu görüyorum ve sanırım performans olarak kelebek yetiştirenlerde de benimle aynı fikirdedir. Maalesef günümüzde hemen hemen tüm ırkları tehdit eden bir tehlike bence bu.

Fakat bu tehlikeyi dolapçıda yani dolapçı yetiştiricilerinde açıkçası görmedim. Bu yüzden dolapçı yetiştiricilerin arasında yer almayı düşünmeye başladım. Performans ve damar = yerine sadıklık ön planda. Beni bu ırka yönelten en büyük unsurlardan biri, bu ırkın yetiştiricilerinin paylaşımcı kişilikleri ve ırka gerçekten gönül vermeleri ve paylaşım konusunda her zaman çok istekli olmaları.

2000 yılından itibaren özellikle TGYB, Denizli Güvercin Evi Derneği ve İskender DAMGACI�nın kendi sitesinde tanıtılan özellikle performansı ve resimleri ile anlatılan dolapçı ırkı ile yüz yüze tanışmam 2006 yılında oldu.

Bu sayede bu ırkı gerçekten merak ediyor ve yetiştirmek istiyordum, bu dönemde Ercan Saygılı arkadaşıma gelen kuşları izleme şansım oldu, dönüşleri gerçekten beni kendilerine hayran bıraktı ve bu arada azalttığım kelebeklerimi iyice azalttım. Kelebeklerimi azaltmamın bir diğer sebebide uçurduğunuz kuşların form olarak beğeni görmemesi idi aslında bu kelebekler için bir şans gibi görülmekle beraber bence en büyük tehlikelerden birisi, hem form hem performans kuşu olması günümüzde dünyayı ve ülkemizi saran büyük bir tehlikedir. Formu iyi kuş iyi para ediyor o zaman bu kuşu uçurup kaçırma, şahine kaptırma tehlikesini göze alamamak bu tehlikeyi beraberinde getiriyor.

Dolapçı ırkının en büyük şansı ise bu ırkı yetiştirenler, bu ırka gerçekten değer verip dolapçı üzerinden gelir elde etme düşünceleri yok, bu işe gerçekten gönül veren kişiler ve böyle yetiştiricileri bulunan bir ırk çok şanslı bir ırk diye düşünüyorum.

Bir diğer güzellik ise son Denizli ziyaretimde gördüklerim. Kuşların içinde damızlık diye ayrılan kuşlar, kanadı kesik veya uçamayan kapatılmış kuşlar hemen hemen yok yani tüm kuşlar havada. Özellikle yıllardır izlemeyi hayal ettiğim görüntüleri izledim. Bu durumu görmeyi inanın hayal diye düşünüyordum. Damızlık olanlar dahil tüm salmanın sırıklanması beni kendimden geçirdi, hayalimi gerçekleştirebileceğim kuşlar diye bir kere daha içimden geçirdim.

Bu kuşların yerini sevmesi sanırım burada doğmasıyla ilgili yani bu kuşlar yavru iken edinilmeli, dışarıyı görmemeli, yoksa sürekli yerini arayıp duruyorlar yada uzun bir süre alıkonmalı ki yerlerine tam olarak ısınsınlar. Konu ile ilgili bir örnek vereyim;

Gözümle görmesem inanmam diyeceğim bir olay bu. Ercan�ın salmasındayız, yeni iki çift yavrusu var, kırmızı erkek ve kara çil dişinin yavruları yeme düşmüşler ama tembellik ediyorlar. Bende tuttum bunları salmanın dışına çıkardım, etrafına biraz bakındı ve hop salmaya havadan dalış yaptı. Tabii kapılar yan yana iki kapı diğer salmaya girdi, biz tamam bu iş oluyor derken salmadan bir fırladı havaya daha salmadan çıkmamış kuş yer yadırgıyor ki salmalar ikiz yapıda, karşı çatıya kondu oradan aşağı düştü, oradan çapraz da güvercin yetiştiren bir diğer arkadaşın çatısına ama kuşların yanına sokulmuyor. Derken akşam hava karardı kuş dışarıda kaldı, biz dedik gitti bu kuş... Ertesi sabah Ercan kuşları açmış belki etraftadır diye, bir bakıyor yaklaşık bir kilometre ileride başka kuşlara karışmış uçuyor yani kuş havada, yaklaşık yarım saat sonra evin üstüne gelmiş havadan salmanın arkasında kuşları görüyor kuşla işi yok , derken salmanın kapısını görüyor, direk salmaya dalıyor, sanki nokta koordinatı verilmiş patriot füzeleri gibi, bence posta güvercini yetiştiricilerini kıskandıracak yükseklikte bir damar ve yer belleme özelliği diye düşünüyorum. Sanki kuşun doğduğu yer beynine kazınmış başka salmaya hatta başka kuşlara kesinlikle itibar etmiyor.

Bunu görünce dolapçı yetiştirmeye kesin kararımı verdim, zaten performansı beni etkilemişti, birde bunları izleyince tamam aradığım kuşlar bunlar diye düşündüm.

Benzer şekilde gök bir erkeğim var uçurmuyorum ama kendisi bazen havalanıyor, kesinlikle diğer kuşların yanına dama inmiyor, havadan direk salmaya giriyor sanki koordinatlar aklına kazınmış. Özellikle damar konusunda böyle şeyleri görünce bu kuşlara olan hayranlığım gittikçe artıyor. Şehir içinde hayli yüksek sayıda yetiştiricinin bir arada olduğu yerlerde güvercin yetiştiriciliğindeki bir numara özellik yerine sadıklık-damar olmalı ki bu ırk yeterince tatmin ediyor.
Bu kısa süreli tecrübelerimde uçurduğunuz kuşun sizin salmanızda büyümüş olmasının yerini yadırgamaması için önemli olduğunu düşünüyorum.

Bir diğer yönü insana ürkek olmalarına rağmen kendi aralarında çok uysal yapıları var, yavru verimleri yuvaya düşkünlükleri çok iyi, yuva kavgaları yok, yerleşik yuvayı sahiplenme yok (döneklerimde gözlediğim bir erkeğin 3 yuvayı işgal ettiğini çok gördüm) hatta şu an salmamda yuva sıkıntısından dolayı aynı yuvada yan yana yumurtlayan bir çift kuşum var.

Bu ırkın beni çok etkileyen hususlarından biriside çok uçkun kuşlar olması ve yorulmamaları, yaklaşık bir saat üzeri uçuyorlar ki daha bunlar genç kuşlar, yaşını almamış kuşlar, en önemli uçma özelliği ise sanki bir sprinter gibi uçuyor olmaları. Bir çok ırkta bunu gözlemleyemedim, (Bursa oynarı-mülakatı hariç) yani kanat alışları sırasında kendini ileri atıyorlar, yani bir kanat alışta yaklaşık 1-2 metre ileri gidiyor havada süzülmüyor, benzetmek yerinde olursa 1500 metre koşucusu birinin aynı tempoda maraton koşması gibi bir şey ve buna rağmen yorgunluk belirtileri yok.

Hedefim bu kuşları üretip burada performans ırkı yetiştiren diğer yetiştiricilerle paylaşmak ve havaya baktığımda benim olmasa da komşumun, arkadaşlarımın kimin olursa olsun kuşları doya doya izlemek.
Bu hedefimi dönekçiler biraz daha anlayacaklardır, güzel bir döneği yüzlerce kilometre uzaktan gelip izlerler ve giderler, düşünsenize güvercin yetiştiriciliğinde hep performansı ön plana çıkarmışsınız ve havada her zaman performansını sergileyen kuşlar var bir yetiştirici için kendi adıma hep görmeyi istediğim bir hayal dersek biraz abartmış oluruz ama bu kuşları tanıyınca böyle hayallerin olabilirliği insanın aklına biraz daha olası geliyor.

Tek dileğim bu kuşlarında form ırkına sokulmaması ama görünürde böyle bir tehlike yok.

Performans ırkı (kelebek+dönek) yetiştiricisi biri olarak dolapçılarda performans olarak aradığım tüm özellikler (Performans, dayanıklılık, ve zeka-damar) var ve beni fazlasıyla mutlu edeceklerini düşünüyorum.


Saygılarımla,
Kemal ALKAYA
http://www.dolapci.com/k_alkaya.html

Adım Cafer Özmen, 1950 yılında Denizli'nin Çivril ilçesinde doğdum. Emniyet Teşkilatı'nda Başkomiser olarak görev yaptım. Şimdi emekliyim. Rahmetli dedem ve babam gibi bende Dolapçı yetiştirdim. Babam 1938 yılında güvercin yetiştirmeyi bıraktığı halde kümesi bahçemizde boş dururdu. Çocukluğumda bende aynı kümeste güvercin beslemeye başladım. O günlerden beri Dolapçı ırkına ilgim devam etmektedir.

Dolapçı ırkını şeklen tarif etmem gerekirse kısa bacaklı, geniş omuzlu, çukur belli, yılan kafalı, pembemsi beyaz ve grimsi beyaz gözlü bir ırk olarak anlatabilirim. Bacaklarında çok çok ince tozluk olabilir, kuyruk telekleri tam ortadan ayrık gibi durabilir. Kuyrukta en ortadaki teleğin iki yana ayrıldığı veya teleğin ortasından yukarıya doğru çıkma yaptığı kuşlar beğenilir. Bu işaretler olumlu değerlendirilir. Arka fes tepeliler nadirdir ve değerlidir. Kuyruküstü bizim kuşlarımızda istenmez. Kuyruk modeli kavisli yani marula benzer olanlar dahada beğenilir.

Oyun olarak Dolapçılarda külah tipi, göğüs tipi ve karşıya yani yere paralel oyun tipleri beğenilir. Dolapçıda dolap yani dönüş stili dardır. Geniş olanları Selanik adıyla bildiğimiz kuşlarla kırmadan elde edilmiştir diye bilinir. Kırma kuşlardan uzun oyunlu çıkarmak kolaydır fakat en başta sadakat özelliğinin zarar görmesi kaçınılmazdır. Bizim kendi kuşlarımızdan kan takibi yapılarak uzun oyunlu kuşlar çıkarmak mümkündür. Geçmişte kırmacılıkta Selanikler kullanılmıştır. Bu kuşlar uzun dönerlerdi, her kuş gördüğü yere oynarlardı. Uçkunluğa dayanmazlardı. Dönüş sersemliğiyle indiği yerden onları yakalamak mümkündü. Eşleriyle uçurulduklarında mutlaka oturma yaparlardı. Dolapçı kesinlikle oturma yapmaz. Selanikler zamanla kayboldular ama maalesef bazı kuşçularda onların kanından eser taşıyan kuşlar olabilir. Böyle kuşlar havada bilinebilirler. Irkın saflığını korumak için bu kanı taşıyan kuşların üretilmemesi veya Dolapçı adıyla dağıtılmaması gerekir. Dolapçı ırkının yetiştirildiği Denizli, Isparta ve Burdur gibi illerimizde çok sayıda üstün soylar olduğu için geleceğe yönelik bir tehlike olduğunu düşünmüyorum.

Denizli'yi biliyorsunda Isparta'yı ve Burdur'u nereden biliyorsun sorusu aklınıza gelebilir. Şansımdan görev yerlerimden biri Isparta ilimizdi. Isparta Sanayi Karakolu'nda 1983 yılından 1986 yılına kadar görev yaptım. İlk gidişimde Isparta Sanayi Kooperatifini yaptırmakta olan güzel insan Tevfik bey ile tanıştım. Birlikte karakola yakın bir yerde içine yüzlerce güvercin alabilecek büyüklükte bir kümes yaptık. Isparta'lı yetiştirici arkadaşlara çok sayıda üstün performanslı Dolapçı izlettim. Yaklaşık 20-25m. oynayarak gelen kuşlarım vardı. Bu kuşlarımdan iki arap erkeğe 180 lira vermişlerdi satmadım ve daha sonra tayinim Rize'ye çıktığında eşyalarımın nakliyesine 176 lira ödemiştim. Değerlendirmeyi yapmanız için rakamları verdim. O dönemde Denizli soylarına ilgi biraz daha arttı. Özellikle Isparta'lı Kasap Yakup ve Soğuk Demirci Mustafa Denizli'de Dolapçı bırakmadılar diyebilirim. Sadece bu iki arkadaş yaklaşık 3000 civarında Dolapçı'yı Denizli'den getirdiler. Daha sonra Isparta SSK Hastanesinde Ayniyat Saymanı olan ve Sigortacı İsmail namıyla tanınan arkadaşımızda çok sayıda Dolapçı'yı Isparta'ya taşıdı. Birde Isparta Seyahat firmasının kurucularından olan Horozcu Selahattin namıyla tanınan bir arkadaşımız vardı. Bu arkadaşımızın horoz dövüşleri için organize ettiği bir yeri mevcuttu. Buradaki kafeslerde haftada yaklaşık 400-500 Dolapçı Denizli'den getirilerek satılmaya başlandı. Satılan kuşların büyük çoğunluğu Atabey ve Kuleönü merkezlerine giderdi. Buralarda halen güzel kuşlar yetiştirildiğini biliyorum. Burdur'da ise o dönemde Denizli'den zorunlu ikamete tabi olan Ö.A'nın kuşları vardı. Bu sebeple o bölgeyide bilirim. Bence o dönemin sorunu artan Dolapçı ilgisiyle beraber başka bölgelerden getirilen Selaniklerin benzerliği sebebiyle bizim kuşlarımızla kırılmasıydı. O dönemde bilinçsizlikten dolayı bazı sıkıntılar yaşandı. Fakat Selanik adı verilen kuşlar havada bizim kuşlarımızdan ayrılabildiği için ayıklandıklarını düşünüyorum.

Denizli'ye geri dönecek olursak o yıllarda gittikçe artan Dönek merakı sebebiyle Dolapçı eski liderliğini kaybetmeye başlamıştı. Bu sadece Dönek-Dolapçı konusu değildi. Mesela İstanbul Bangosu bizim Yerli Azmanlarımızdan dahada öne çıkmıştı. Nedense dışarıdan gelen ırklara karşı bir ilgi başlamıştı. Maddiyatın etkisi olduğunu düşünüyorum. Aklımda kalan rakamlarla söyleyeyim; bir çift Denizli Azmanı 15-20 lira iken bir çift İstanbul Bangosu 250 lira idi. Haliyle yetiştiriciler yerli ırklarını yavaş yavaş terk ederek başka ırklara kayıyorlardı. Böylece yerli ırkların yetiştiricileri azalıyor asıl meraklılar süzmece kalıyordu. Bu durumun aslında olumlu bir yanıda vardır. Asıl meraklının elindeki kuşlar maddi değeri reddettiği için kanlar saf olarak tutulabiliyordu. Fakat maalesef sayıları oldukça azalıyordu. Maziye dönüp baktığım zaman şans ve şanssızlığın birarada yürüdüğünü görüyorum.

Maziden bahsetmeye devam edeyim. Benim çocukluk ve gençlik yıllarımda Balıkesir bölgesinden Kelebek gelir Dolapçı gönderilirdi. İzmir'e de Dolapçı götürüldüğünü bilirim. Buna keza komşu illerimizede Dolapçı geçişleri olurdu. Özellikle 1970-75 döneminde ulaşımın kolaylaşması transferleri arttırdı. Bugün hem geliyor hemde gidiyorlar. Çok daha eskilerden bahsetmek isterim. Kurtuluş Savaşı döneminde yunan askeri Denizli'ye girememiş. İzmir'in işgali üzerine Menderes nehri tutulmuş, çok sağlam müdaafa hatları kurulmuş. Milli Mücadele yani Kuvayi Milliye ilk defa Denizli'de yapılanmış. Böylece yunanlı kuzeye, benim doğup büyüdüğüm yer olan Çivril ilçesine kaymış. Çivril ilçesi Denizli il merkezinin 100km. kuzeyindedir. Sakarya Muharebesi'nin kazanılmasıyla yunan askeri geri çekilmeye başlamış. Bizim oralarda muharebe olmamış. Dedemden ve babamdan duyduğuma göre yunanlılar çekilirken güvercinlerimizi ve bazı bitkilerimizi toplayıp götürmüşler. Buna benzer başka olayların yaşandığını biliyorum.

Belki Denizli'li arkadaşlar kuşlarımı kimden temin ettiğimi merak edeceklerdir. 12-13 yaşımdayken Kayalık mahallesinde Salim Amca'ya giderdim. O dönemde Salim amca 60 yaşının üzerindeydi. Farklı özellikleri nedeniyle onu hiç unutmuyorum. Bir ayağı aksaktı, boynu eğri dururdu gökyüzüne bakamazdı. Yere koyduğu büyük çinko kaplı bir leğeni ziftle kaplamış içine su doldurmuş büyük bir ayna haline getirmişti. Uçan kuşlarını bu leğenin içine bakarak takip ederdi. Muazzam performansa sahip güzel kuşları vardı. Arka tepeliler bir başka güzeldi. Üç ayrı kümeste Dolapçı, Azman ve Dönek yetiştiriyordu. Uçuracağı kuşun ismini söyler veya kısa sopasıyla işaret ederdi. Kuş birden havalanırdı. Tam bir yetiştiriciydi. Kuşlarımın tamamının soyu onun kuşlarına dayanıyordu. Bu soyu yıllarca muhafaza edebildim.

Geçmişte yetiştiriciler arasında yapılan iddialaşmalardan bahsedeyim. Dolapçısına güvenen seçtiği kuşunu rakip kümese getirir kapılar açıkken içeriye bırakırdı. Kuşun kümes içinde hiçbir yere konmadan derhal çıkıp evine gitmesi gerekirdi. Eğer içeride herhangi bir yere konarsa hemen kapı kapatılırdı. O kuş o kümeste kalmış demekti. Ayrıca kaybeden taraf kazanan kişinin kümesten seçeceği bir kuşu daha vermek zorundaydı. Birde gelicilik yarışmaları yapılırdı. Yarışmaya kaç kişi girecekse eşit sayılardan takımlar oluşturulurdu. Takımlar ortak bir merkezden salınır evine dönemeyen yada geç giden kuşların sahipleri önceden belirlenen cezaya katlanırdı. Bu çekişmeler tatlı sert bir havada geçerdi. Sohbet için bir yerde toplanılacaksa kimse eli boş gitmez maddi duruma göre yiyecekler getirilir ve birlikte muhabbetler yapılırdı. Misafiri olunan kişinin kümesine girmek ayıp sayılırdı eğer girilmesi gerekiyorsa mutlaka izin alınırdı. O yıllarda gözde kuşlara soy takibi için camdan yapılma "Diligoz" adı verilen has boncuklar takılırdı. Bu boncuklar yavru tüylenmeye başlamadan önce bileğe geçirilen özel işaretlerdi, her rengi olurdu. Kaleiçi çarşısındaki imalatçısından 5 tanesini 2,5 kuruşa alırdık.

Artık devir değişti. Soy takibi için numaralı özel künyeler kullanılıyor. Programlı performans yarışmaları yapılıyor. Kuşlar şehirlerarası değil ülkelerarası yer değiştiriyor. Bilgiler anında biryerden başka biryere ulaştırılıyor. Denizli Güvercin Evi Derneği'ne bu imkanları kullanmaya çalışan bir dernek olduğu için üye oldum. Başta ırkların saflığının korunması ve güvercin kültürümüzün tanıtılması olmak üzere tüm çalışmalarınızda başarılar dilerim.
http://www.dolapci.com/c_ozmen.html




Güvercinler Hakkında Bazı çok temel Gerçekler

Hayat boyunca birçok arkadaşım için Güvercin dostumlarımız değerli bir varlık olarak aramıza katılır ancak tüm canlılar gibi bir süre sonra aramızdan ayrılır.
Başka yeni bir dostumuz olacak bir canlı daha hayata gelir ve o da ölür.
Güvercinlerin hayatı basit yuva inşa edilmesiyle başlar. Dişi yuvaya bir yumurta bırakır ve bir-iki gün sonra bir yumurta daha bırakır. Güvercinler için kuluçka süresi ortalama 17-19 gündür.
Dişi yumurta üzerine öğleden sonra geç saatlerde ve gelen gece boyunca yaklaşık 10 saat kadar oturur. Erkek sonra devralır ve gündüz vardiyası erkek güvercindedir.
Bir kez yumurta çatladğında, hem anne genç hem baba kusarak yavru güvercini besleme görevini yerine getirirler.
Yavru güvercinin ilk gıdası güvercin süt veya kırpma süttür. Bu ebeveynlerin bitkilerinde zaman kafes ve görünür bir hafta kadar beslenir için sevimsiz bir maddedir. Sonra yetişkin genç kısmen sindirilmiş tahıl tüketmeye başlar başlar.
Yavru güvercin, yaklaşık 4 hafta sonra uçmaya hazırlandığı sırada dahi babası beslenme işlemine devam eder.Yavru güvercin bir hafta 10 gün sonra serbest olarak kendisi beslenir ve yetişkin bir güvercin olarak uçma çalışmalarına başlar.